Connect with us

PETROL

Brent petrol 77,82 dolar seviyesinde


Cuma günü 79,06 dolara kadar yükselen Brent petrolün varil fiyatı, günü 77,88 dolar seviyesinde tamamladı. Brent petrolün varil fiyatı, saat 10.01 itibarıyla kapanışa göre yüzde 0,08 azalarak 77,82 dolar oldu. Aynı dakikalarda Batı Texas türü (WTI) ham petrolün varili 74 dolardan alıcı buldu.

Geçen hafta, Orta Doğu’da artan gerilimle yükselen petrol fiyatları, ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklamalarının ardından yeni haftanın ilk işlem gününde düşüş eğilimine girdi.

Biden, cuma günü, İsrail’in İran’a nasıl karşılık vereceğiyle ilgili sorulara, “İsrailliler (İran’a) saldırı anlamında ne yapacaklarına henüz karar vermediler, görüşmeler sürüyor. Eğer onların yerinde olsam petrol sahalarından farklı alternatifleri düşünürdüm.” yanıtını verdi.

Avustralya ve Yeni Zelanda Bankacılık Grubu (ANZ) Kıdemli Emtia Stratejisti Daniel Hynes, olası bir saldırının arz üzerindeki etkisine ilişkin değerlendirmesinde, “İran’ın petrol tesislerine doğrudan bir saldırıyı İsrail’in seçenekleri arasında en az olası yanıt olarak görüyoruz. Böyle bir hamle uluslararası ortaklarını kızdırırken, İran’ın petrol gelirinin kesintiye uğraması muhtemelen kaybedecek çok az şeyi kalmasına neden olacak ve potansiyel olarak daha şiddetli bir tepkiye yol açacaktır.” ifadelerini kullandı.

Talep tarafında ise ABD’de geçen hafta açıklanan istihdam verilerinin ardından ülkede ekonominin “yumuşak iniş” yapabileceğine yönelik beklentiler etkili oldu.

Ülkede, beklentilerden iyi gelen istihdam verilerinin ekonominin iyiye gittiğini ortaya koyması, dünyanın en çok petrol tüketen ülkesinde petrol talebine ilişkin iyimserliğin artmasını sağladı.

Brent petrolde teknik olarak 78,07 ile 78,87 dolar aralığının direnç, 77,27 ile 76,47 dolar aralığının ise destek bölgesi olarak izlenebileceği belirtiliyor.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PETROL

OPET’ten çevre dostu akıllı istasyonlar


Akaryakıt dağıtım sektöründe faaliyetlerine devam eden OPET, sektöründe fark yaratan çalışmaları ile öne çıkmaya devam ediyor. OPET, Kuzey Marmara Otoyolu üzerinde acente modeliyle hizmet veren Çekmeköy Kuzey ve Kuzey Marmara Çevreyolu Poyraz Mevkii’nde, sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalarıyla sektöre örnek olacak karşılıklı iki istasyonunu İstanbul’a kazandırdı.

Enerji ihtiyacını  kurulan güneş enerji santrali (GES) ile karşılayan istasyonlar, enerji ve suyu verimli kullanan teknolojiye sahip. Akaryakıt dolumu esnasında havaya yayılan benzin buharının yüzde 95’ten fazlasını geri kazanan BGD (Buhar Geri Dönüşüm) sistemini de bünyesinde bulunduran istasyonlarda, satış binalarının tamamında akıllı, izlenebilir ve merkezi iklimlendirme sistemi mevcut. Bu konseptin devamı niteliğinde yine Çekmeköy’de ve Başakşehir’de olmak üzere 2 istasyonun daha inşaatı sürüyor.

İstasyonların, enerji ihtiyacını çatı şekline sahip bir dış mekân yapısı olan kanopinin üzerinde kurdukları GES’ten karşılayacağını ifade eden OPET Genel Müdürü Özgür Kahramanzade, “OPET olarak faaliyetlerimizi gerçekleştirirken yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak, ülkemizin ‘2053 Net Sıfır Emisyon’ hedefinin yanı sıra Koç Holding’in ‘2050 Karbon Nötr’ hedefine de hizmet ediyoruz. Bu amaçlar doğrultusunda projelendirdiğimiz istasyonlarımız sektörümüzde pek çok ‘ilk’e sahip” değerlendirmesinde bulundu.

“Elektrik enerjisi ihtiyacının tamamını kanopi üzerine kurulu GES ile karşılayan istasyonlarımız kendi kendine yetebiliyor” diyen Kahramanzade sözlerine şöyle devam etti: “Çekmeköy istasyonumuzda kanopi üzerine yerleştirilen 570 adet güneş paneli ile yıllık 330 bin kWh’nin üzerinde bir enerji üretimi elde etmeyi planlıyoruz. Kurulu gücü 228 kW olan bu paneller ülkemizde kanopi üzerine kurulan en yüksek kapasite ile de ayrı bir yere sahip. Yine istasyon başına yıllık 160 tondan fazla CO₂ salımına engel olacağını öngördüğümüz istasyonlarımızın ekonomik ömrü boyunca gerçekleştireceği elektrik üretimi ile çevreye katkısı, toplamda yaklaşık 20 bin yetişkin ağacın dikilmesinden doğan faydaya denk olacak.”

İlk olarak İstanbul Çekmeköy’de hizmet vermeye başlayan yeni istasyonları ile sürdürülebilirlik alanındaki vizyonlarını ortaya koyduklarını kaydeden Kahramanzade, “Bu konsept kapsamında kendi kendine yetebilen bir tesis olarak hayata geçirdiğimiz ilk istasyonumuz Çekmeköy, inşaat aşamasının ardından LEED Platinum sertifikası almaya hak kazanarak, sektörde kendi kategorisinde bir ilk de imza attı. Çekmeköy İstasyonumuzda altyapı çalışmalarında yapay zekâ ve makine öğrenmesi ile belirlenmiş senaryolar ışığında algoritmik yöntemlerden faydalanılıyor” dedi.

İSTASYONLARDA NELER VAR?

Su tüketimi mahal bazlı bağımsız otomatik sayaç izleme sistemiyle takip edilirken geliştirilmiş arıtma sayesinde çıkan atıklar kontrollü bir şekilde atık su şebekesine gönderiliyor.

İstasyon sahası genelinde, yağmur suyunu toplama hatları ve 50’şer m³ yeraltı tankları konumlandırılarak, yağmur suyunun şehir şebeke suyu ile entegre değerlendirilmesi, su kaynaklarının verimli kullanılması ve su tüketiminde tasarruf edilmesi sağlanıyor. Bu kapsamda istasyonda saha sulama ve tuvalet rezervuarlarında kullanım sarfiyatının yüzde 10’u yağmur suyundan elde ediliyor.

Market satış ve kafe alanıyla ziyaretçilere daha geniş bir ürün yelpazesi sunulurken, akıllı, izlenebilir ve merkezi bir iklimlendirme sistemiyle de müşterilerin konforu ve sağlığı ön planda tutuluyor.

Fiyat panosuna yerleştirilmiş tam renkli yüksek çözünürlüklü dış ortam ekranları ile güncel kampanyalar, akaryakıt fiyatları, özel günlere dair mesajlar ve anlık trafik hava durumu gibi bilgilendirmeler yapılıyor.

İstasyon altyapı çalışmalarında yapay zekâ ve makine öğrenmesi ile belirlenmiş senaryolar ışığında algoritmik yöntemlerden faydalanılıyor.

Akaryakıt tesisatında yapılan iyileştirmeler ve akıllı dalgıç pompalar sayesinde, yakıt alan araçlara hızlı ve güvenli dolum imkânı sağlanıyor.

Yeşil alanlarda, bölgenin coğrafi yapısına uygun ve su gereksinimleri asgari düzeyde olan bitkilerin kullanılırken yeşil alanların sulaması için yağmur sensörleri ile desteklenen ve su tüketimini en aza indirgeyen yer altı damlama sisteminden faydalanılıyor.

Satış binasında hava kalitesinin kontrolü ve düzenlenmesi için CO₂ sensörleri ile desteklenen, akıllı, izlenebilir merkezi iklimlendirme sistemine sahip olan istasyonun işletmesinde kullanılan cihazlar merkezi bir otomasyon sistemine bağlı olup, izlenip raporlanabiliyor.

İstasyon binası ana taşıyıcıları üzerinde kurulu deprem sensörleri, tehlike anında merkezi otomasyon üzerinden gerekli önemlerinin alınmasını sağlıyor.

Continue Reading

PETROL

Petrol Ofisi Grubu bp’nin Türkiye’deki akaryakıt ve terminal operasyonlarının satın alımını tamamladı


Petrol Ofisi Grubu, bp’nin Türkiye’deki akaryakıt ve terminal operasyonlarını satın alma sürecini tamamladığını duyurdu. İşlem kapanışıyla birlikte bp’nin BP Turkey Refining Limited ve BP Petrolleri A.Ş.’deki hisseleri ile ATAŞ, Çekisan ve Ambarlı ortak girişim terminallerindeki payları Petrol Ofisi Grubu’na devredildi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Petrol Ofisi Grubu CEO’su Mehmet Abbasoğlu yeni dönem için heyecanlı olduklarını belirterek, “Cumhuriyetimizin yeni yüzyılını sektöre referans teşkil edecek ve Türkiye’nin enerji geçişindeki hedeflerine hizmet edecek bir işlemle karşılamaktan ötürü çok mutluyuz. Toplam deneyimin iki asra yaklaştığı eşsiz bir ekosisteme erişiyoruz. Bu bilinç ve sorumlulukla sürdürülebilir kalkınmaya yönelik yatırımlar yapmaya hız kesmeden devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

bp’nin Türkiye’deki akaryakıt operasyonlarının Petrol Ofisi Grubu’na satışının hisse alım sözleşmesi 14 Kasım 2023’te imzalanmış, Rekabet Kurumu onayı da 12 Eylül 2024’te verilmişti.

Continue Reading

PETROL

Petrol üretiminde ‘sürdürülebilir’ model: PCP’lere bir bakış


Yenilenebilir kaynaklara dönüş, hidrokarbon üretiminde enerji tüketiminin azaltılması ve maliyetlerin düşürülmesini esas alıyor. Petrol sektöründe PCP’ler konvansiyonel SRP’ye kıyasla ‘sürdürülebilir’ bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Enerji tüketimi ve “sürdürülebilirlik” sadece rüzgar, güneş, jeotermal, hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yapılan üretimde değil, petrol ve doğal gaz başta olmak üzere hidrokarbonların üretiminde de tartışılan bir başlık haline geldi. Hidrokarbon üretimi ve satışından elde edilen gelirlerle ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarını finanse ediyor oluşu, yani bir tür “sürdürülebilir” ve yeşil bir enerji ekosistemi için geçici bir süreliğine de olsa petrol ve doğal gazın kullanılması, bu üretim faaliyetine yapılan masrafların azaltılmasını zorunluluk haline getiriyor.

Bu kapsamda petrol üretiminde çok uzun yıllardan beri tüm dünyada yaygın olarak kullanılan, konvansiyonel sucker rod pump’ların (SRP) yerini bu kapsamda 1990’larda geliştirilen progressing cavity pump’lar (PCP) almaya başladığı görülüyor. Petrolü yüzeye çıkarmak için SRP’lerde olduğu gibi “yukarı-aşağı pompalama” ve “çekiş” hareketi yerine düşük sürtünmeli ve kesintisiz “dönme” hareketini kullanan PCP’lerin yüzde 20 ila 50 arasında daha az enerji tüketmesi, sektörün önemli üreticilerini bu ekipmanlara sahip olmak için harekete geçiriyor.

SRP’lerin enerji maliyetini artıran “yukarı-aşağı pompalama” ve “çekiş” hareketlerinde her pompa vuruşu sırasında harcanan enerjinin, daha derin sondajlarda katlanarak artması, ek olarak coğrafi şartlara bağlı olan sıvı viskozitesinin yüksek olduğu kuyularda çalışırken zorlanması, maliyetleri de aynı ölçüde artırırken PCP’ler ise tüm bu başlıklarda oldukça başarılı bir performans gösteriyor.

PCP’LER NASIL ÇALIŞIYOR?

PCP’ler öncelikle yüzeyde yer alan ve sistemin aklını oluşturan bir “drivehead”, “stator” adlı elostomerik bir malzemeden yapılmış, sabit bir parçadan ve bunun içerisinde dönen “rotor” adı verilen metal bir parçadan ve tahrik mekanizmasından oluşuyor. Bu “rotor”, “stator” içinde her dönüşüyle petrolü yukarı itiyor. PCP’lerin SRP’lerde olduğu gibi bir pompa vuruşuna sahip olmaması, ağır petrol, bitümlü sıvılar, kumlu formasyonlar, su ve petrol karışımları gibi viskozitesi yüksek kuyularda ona belirgin bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, SRP’ler daha yüksek hızda çalışarak geniş bir üretim kapasitesine çıkabilirken PCP’ler düşük akış hızında daha etkili çalışıyor ki bu da maliyeti düşüren önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Maliyeti düşüren bir diğer unsur ise yatırımcılar açısından üretimin kesintisiz sürdürülebilmesi açısından elzem olan yedek parça ve bakım maliyetleri. PCP’ler her ne kadar çok daha yüksek bir teknolojiye sahip olduğundan daha pahalı bir kurulum maliyeti gerektirse de, daha az mekanik parçaya sahip olması bakım ve işçilik açısından onu daha az maliyetli kılıyor. Ayrıca SRP’lerin özellikle kumlu formasyonlarda sık sık arıza yapması, karmaşık ve eski mekanik parçalara sahip olması, planlanmayan bakım faaliyetlerini artırırken PCP’lerin bu tür arızalara dayanıklı olduğu belirtiliyor.

Ek olarak, SRP’ler yüksek hızda, miktar olarak fazla petrol bulunan kuyularda çalıştırılabilirken PCP’ler kısa vadeli projelerde, miktar olarak az petrol bulunan kuyularda, daha düşük bir hızda, stabil bir şekilde de çalıştırılabiliyor. Bu, özellikle Türkiye gibi bazen küçük olmakla birlikte yeni petrol rezervleri keşfeden ülkeler için önemli bir avantaj olarak görülüyor.

PCP’LER NEREDE ÜRETİLİYOR?

Kanada ve ABD, PCP üretimi ve bu teknolojinin geliştirilmesinde başta gelen iki ülke olarak öne çıkıyor. Bunun sebebi her iki ülkede de ağır petrol rezervleri bulunması. Örneğin bitümlü sıvılar ve kumlu formasyonlarıyla dikkat çeken Kanada’nın Alberta eyaletinde yer alan Athabasca Petrol Sahası, PCP’lerin aktif olarak kullanıldığı yerlerin başında geliyor. Bunun yanı sıra Avustralya ve Venezüella, Kolombiya gibi bazı Güney Amerika ülkeleri de özellikle vizkozitesi yüksek petrol üretiminde kullanmak üzere PCP teknolojisini aktif olarak üretiyor. Çin de PCP üreticileri arasında yer alıyor ve bunları özellikle ülkenin yerel, daha zorlu petrol sahalarında kullanıyor.

Tahmin edilenin aksine “petrol cenneti” olarak bilinen Orta Doğu’da daha düşük vizkoziteye sahip petrol yatakları bulunduğundan PCP’ler çok kullanılmıyor. Bununla birlikte biraz kuzeye, Karadeniz havzasına doğru çıkıldığında PCP’lerin yoğun olarak kullanıldığı biliniyor. Petrol endüstrisindeki tarihsel birikimiyle Romanya bu teknolojinin üretiminde başı çekiyor. Rusya, Gürcistan ve kısmen Türkiye de PCP’lerin kullanıldığı ülkeler arasında yer alıyor.

Kaynak: Deniz Yaşayan / İstanbul  – Petroturk.com

Continue Reading

En Çok Okunanlar