Connect with us

Yenilenebilir Enerji

EN AZ %50 SÜRDÜRÜLEBİLİR MALZEME İÇEREN LASTİKLERİ TANIMLAYAN YENİ PIRELLI LOGOSU TANITILDI


LOGO DÜNYADA İLK OLARAK %55’İN ÜZERİNDE BİYOLOJİK BAZLI VE GERİ DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ MALZEME İÇEREN P ZERO E LASTİKLERDE YER ALIYOR

YENİ İŞARET TÜKETİCİLERİN DAHA SÜRDÜRÜLEBİLİR LASTİKLERİ ANINDA TANIMASINI SAĞLIYOR

Milano, 20 Eylül 2023. Pirelli, en az %50 oranında biyolojik bazlı ve geri dönüştürülmüş kaynaklı malzeme içeren lastikleri tanımlamak için özel bir logo yarattı. Bir daire içinde iki okun betimlendiği ve yeni ürünlerde benimsenecek yeni işaret, Pirelli’nin çevre taahhüdünü ve üretilen her lastiğin özündeki yüksek güvenlik performansını vurguluyor. Yeni logo aynı zamanda müşterilere daha sürdürülebilir lastikler seçebilmeleri için açık ve net bir gösterge olacak şekilde tasarlandı.

En yeni Pirelli işareti ilk olarak P Zero E lastikte kullanıldı. Lansman itibarıyla ürün ailesinin genelinde bu lastiğin %55’ten fazla biyolojik bazlı ve geri dönüştürülmüş kaynaklı malzeme* içerdiği kalite, çevre, sağlık, güvenlik ve sosyal sorumluluk (ISO14021 standardına göre) açısından uygunluk ve belgelendirme alanında bir dünya lideri olan Bureau Veritas tarafından da doğrulandı. Çevreyle uyumlu malzemeler yeni logonun benimsendiği tüm gelecek ürünlerde standart olarak üçüncü taraflarca doğrulanmaya devam edecek.

Pirelli Sürdürülebilirlik ve Geleceğin Mobilitesi Başkanı Giovanni Tronchetti Provera şu açıklamada bulundu: “Pirelli yıllardır çevresel etkilerini tutarlı olarak azaltmayı sürdürüyor. Bu politika hem sonuçlar hem etik değerler açısından taahhütlerimizi ve şeffaflığımızı tanıyan tüm önemli sürdürülebilirlik endeksleri tarafından da teyit ediliyor. Bu nedenle örneğin sürdürülebilir malzeme içeriğinin yüzdesini ‘kadar’ yerine ‘en az’ ifadesiyle belirtiyoruz. Otomobil üreticisi partnerlerimizin de kabul ve takdir ettiği bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz.

Pirelli’nin çevresel etkisini azaltma yolculuğu sürdürülebilir malzemelerin giderek daha fazla kullanılmasını da kapsıyor. Pirelli başlangıçta 2025 yılı için belirlediği ilk hedefe P Zero E sayesinde iki yıl erken ulaştı. Seçili ürün serileri için 2030 yılı olarak belirlenen bir sonraki adımda en az %60 biyolojik bazlı ve %12 geri dönüştürülmüş malzeme ile birlikte %30’dan daha az fosil türevi içerikler kullanılması öngörülüyor. Pirelli lastik geliştirme sürecinde rol alan tüm farklı departmanların teknolojik inovasyonları sayesinde bu hedefleri düzenli olarak geliştirmeyi amaçlıyor.

Bu inovasyonlar hem sürdürülebilir malzeme yüzdelerinin giderek artması sayesinde nitelik düzeyinde hem de tedarik zincirlerinin uluslararası akredite standartlara göre belgelendirilmesi yoluyla nicelik düzeyinde yeni ürünler geliştirilmesinin yolunu açıyor.

Pirelli örneğin 2021 yılında doğal kauçuk ve FSC® rayon kullanarak FSC® (Forest Stewardship Council® – Orman Yönetim Konseyi) sertifikalı bir lastik üreten ilk şirket oldu. Sonuç olarak müşterilere ormanlardan elde edilen tüm malzemelerin biyolojik çeşitliliği destekleyen plantasyonlardan tedarik edildiğine ve bir yandan da yerel toplulukların ve işçilerin yaşamlarına ekonomik sürdürülebilirlik getirildiğine dair garanti verildi.

Yeni P Zero E lastiğin geliştirilme sürecindeki en büyük zorluk sürdürülebilirlikle bir UHP lastikten beklenen yüksek performansı bir araya getirmekti. Bu hedefe ulaşılmasını sağlayan yeni malzemeler aşağıda kısaca açıklanmıştır:

LİGNİN

Lignin, kağıt hamuru ve kağıt sektörünün atıklarından elde edilen bir malzemedir. Lignin, lastiğin dayanıklılığına ve öngörülen dönme direncinin düşürülmesine katkıda bulunur.

 PİRİNÇ KABUĞU KÜLÜNDEN SİLİKA

Pirinç kabuğu külünden silika, pirinç üretiminin atıklarından elde edilir. Silika, ıslak zeminde yüksek performans elde etmek için lastik sırtı hamurlarında yaygın olarak kullanılır. Pirinç kabuğu külünden silika, bu tür sırt uygulamalarında fosil bazlı silika yerine kullanılabilecek iyi bir malzemedir.

DÖNGÜSEL KARBON SİYAH

Döngüsel karbon siyah, ömrünü tamamlamış lastiklerin piroliz yağından türetilir. Piroliz, ömrünü tamamlamış lastiklerin çöpe gitmesini önlemek için uygulanan bir işlemdir. Karbon siyah lastiklerin dengesini, kuvvetini ve dayanıklılığını optimize etmek amacıyla kauçuk hamurlarında kullanılır.

BİYOLOJİK DÖNGÜSEL POLİMERLER

Biyolojik döngüsel polimerler, atık yemeklik yağlardan veya lastik piroliz yağından elde edilen monomerlerden üretilir. Fosil kaynaklı polimerlerin yerine kullanılan bir malzemedir.

 DOĞAL KAUÇUK

Doğal kauçuk, Hevea Brasiliensis (kauçuk ağacı) bitkisinin lateksinden elde edilir. Bu malzeme %100 biyokütleden türetilir.

BİYOLOJİK REÇİNELER

Biyolojik reçineler bitki tohumları (ayçiçeği veya kanola) veya orman bazlı reçineler gibi bitkisel biyokütleden türetilen plastikleştirici malzemelerdir. Çok yönlü bir malzeme olan biyolojik reçineler, kuru ve ıslak zeminde daha dengeli performans sağlar.

RAYON

Selülozdan elde edilen liflerden üretilen rayon, lastiklerde kullanılan bir tekstil takviyesidir.

 

 

 

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yenilenebilir Enerji

Enerjisa Üretim ve vgbe energy’den Hidroelektrikte Dijitalleşme Zirvesi


Enerjisa Üretim ve vgbe energy iş birliğiyle düzenlenen üç günlük Hidroelektrikte Dijitalleşme Zirvesi, Senkron Uzaktan Operasyon Merkezi’nden Köprü HES’e uzanan kapsamıyla yapay zekâ, veri analitiği ve artırılmış gerçeklik uygulamalarını sahada buluşturuyor.

Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümüne öncülük eden lider özel sektör elektrik üreticisi Enerjisa Üretim, hidroelektrik üretiminde dijital dönüşümün ele alınacağı uluslararası bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. vgbe energy iş birliğiyle 15–17 Ekim 2025 tarihlerinde İstanbul ve Adana’da gerçekleştirilecek “vgbe/Enerjisa Üretim Expert Event Digitalisation in Hydropower 2025”, enerji sektörünün önde gelen profesyonellerini ve uzmanlarını bir araya getirerek hidroelektrik teknolojilerinde dijitalleşmenin geleceğine odaklanacak. Etkinlikte dijitalleşmenin sunduğu yenilikçi çözümler ve enerji yönetiminde verimliliği artıran uygulamalar da programın odak noktaları arasında yer alacak.

Etkinlik kapsamında 15 Ekim’de İstanbul’daki Enerjisa Üretim merkez ofisinde yer alan Senkron Uzaktan Operasyon Merkezi ziyaret edilecek. Katılımcılar, Türkiye’nin dört bir yanındaki hidroelektrik santrallerinin tek noktadan nasıl yönetildiğini yerinde görme imkânı bulacak. 16 Ekim’de Adana HiltonSA otelinde düzenlenecek konferansta, hidroelektrikte dijitalleşme stratejileri, yapay zekâ ve artırılmış gerçeklik uygulamaları aktarılacak. Ulusal ve uluslararası uzmanlarla beraber Enerjisa Üretim ekipleri de doğa ile uyumlu hidro projeleri ve gelecek nesil dijitalleşme vizyonunu paylaşacak.

Köprü HES’te dijital çözümler sahada tanıtılacak

Programın son gününde, 17 Ekim’de Adana’nın Kozan ilçesindeki Köprü HES’te düzenlenecek saha ziyaretiyle katılımcılar, hidroelektrik üretiminde dijitalleşmenin en güncel uygulamalarını doğrudan deneyimleme fırsatı bulacak. Santral alanına kurulacak 12 ayrı istasyonda enerji yönetimi, siber güvenlik, kestirimci bakım, VR/AR eğitim çözümleri, uzaktan operasyon sistemleri ve sürdürülebilirlik uygulamaları canlı olarak tanıtılacak. REMS enerji yönetiminde karar destek mekanizmalarını dönüştürürken, CyberPact Hub endüstriyel operasyonlarda siber güvenliği sahadan örneklerle ortaya koyacak. Kestirimci Bakım çözümleri ise erken arıza tespiti imkânı sunacak. VR/AR Eğitim Akademisi çalışanların güvenli ve etkili eğitimine katkı sağlarken, Mobil Senkron santrallerin uzaktan yönetimini mümkün kılacak. Balık türlerinin üreme, göç ve beslenme durumlarının değerlendirilmesi amacıyla takip edilmesini sağlayan Balık İzleme Çalışmaları ve Archimedes vidası da çevre dostu enerji üretiminin sahadaki örneklerini gösterecek. Katılımcılar, bu teknolojileri uygulamalı olarak deneyimlerken uzmanlarla birebir iletişim kurma ve uluslararası sektör profesyonelleriyle networking imkânı yakalayacak.

Continue Reading

Rüzgar Enerjisi

POLAT ENERJİ, SOMA RES’TE TÜRKİYE’NİN İLK ENTEGRE ELEKTRİK DEPOLAMA SİSTEMİNİ DEVREYE ALDI


Polat Holding ve İş Enerji’nin ortak olduğu, yenilenebilir enerji sektörünün öncü oyuncusu Polat Enerji, Türkiye’nin en büyük rüzgar enerji santrali olan Soma Rüzgar Enerji Santrali (RES) sahasında kurduğu 4 MW / 4 MWh kapasiteli entegre Elektrik Depolama Sistemi (EDS) için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kabulünü tamamladı.

Polat Holding ve İş Enerji’nin ortak olduğu Polat Enerji, Türkiye’nin en büyük rüzgar enerji santrali Soma Rüzgar Enerji Santrali’nde Türkiye’nin ilk şebeke ölçekli rüzgar enerji santrali ile beraber çalışan enerji depolama sistemi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kabulünü tamamladı.

Soma RES, 328,9 MWm / 304,1 MWe kurulu gücüyle Türkiye’nin en büyük rüzgar enerji santrali olma konumunu korurken, depolama teknolojileriyle de sektör için yeni bir dönemin de kapılarını araladı.

Yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması konusunda önemli bir adım olan bu yatırıma ilişkin Polat Enerji Genel Müdürü Evren Güvenç, “Soma RES’te devreye aldığımız bu yatırım, Türkiye’nin enerji dönüşümünde depolamanın stratejik rolünü görünür kılan bir eşiktir. Rüzgar enerjisindeki öncülüğümüzü, şebekeye esneklik ve arz güvenliği kazandıran depolama teknolojileriyle güçlendiriyoruz. Bu ‘ilk’ ile birlikte ölçeklenebilir bir modeli ortaya koyduk. Önümüzdeki dönemde portföy genelinde benzer yatırımlarla yenilenebilir üretimin her koşulda sisteme güvenle entegre edilmesini hedefliyoruz. Sürdürülebilirlikten ve teknolojiden ödün vermeden ülkemizin enerji bağımsızlığına katkı sunmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Polat Enerji, yalnızca Soma RES ile değil, devam eden projeleriyle de enerji depolama alanında öncülüğünü sürdürüyor. Şirketin diğer büyük depolama yatırımlarından biri olan Göktepe RES’teki 109 MW/132 MWh kapasiteli batarya enerji depolama sisteminin inşaat çalışmaları da hızla devam ediyor.

Polat Enerji, yenilenebilir enerji alanındaki öncülüğünü enerji depolama teknolojilerine de taşıyarak, Türkiye’nin sürdürülebilir enerji geleceği için yatırımlarını kararlılıkla sürdürüyor.

Continue Reading

Yenilenebilir Enerji

Fiba Yenilenebilir Enerji, hibrit santral yatırımlarıyla 2025 sonuna kadar kurulu gücünü 750 MW’a çıkarıyor


Fiba Grubu çatısı altında faaliyet gösteren Fiba Yenilenebilir Enerji, dördüncü Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı. Yenilenebilir enerji sektöründe Türkiye’nin öncü şirketlerinden olan Fiba Yenilenebilir Enerji’nin Küresel Raporlama Girişimi (GRI) standartlarına uyumlu raporuna göre 2024 yılında şirket, 581 MW kurulu gücü, 14 rüzgâr ve 5 güneş enerjisi santraliyle toplam 1 milyon 562 bin 642 MWh temiz enerji üretti. Yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlarla faaliyet gösteren Fiba Yenilenebilir Enerji, üretime başladığı ilk yıl olan 2009’dan bu yana yaklaşık 8 milyon ton CO₂e karbon emisyonu azaltımına erişti.

 

Yeşil ve karbonsuz bir geleceğe geçiş sürecinde ön saflarda yer alarak, bu küresel dönüşümde aktif ve öncü bir rol üstlendiklerini vurgulayan Fiba Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Koray Kıymaz, 2030 yılına kadar 1.000 MW’ın üzerinde kurulu güce erişmeyi planladıklarını dile getirerek şunları söyledi:

“2024 yılı, yeşil bir geleceğin inşası için yeni yatırımlarımızı hayata geçirmeye başladığımız bir yıl oldu.  Yenilenebilir enerji alanındaki uzmanlığımız ile ülkemizin lider şirketlerinden biri olma vizyonumuz doğrultusunda yoğun çalışmalar gerçekleştirdik.  Devam etmekte olan 156 MW hibrit güneş enerjisi santrali (GES) projemizi 2025’in sonuna kadar portföyümüze ekleyerek kurulu gücümüzü 750 MW’a çıkarmayı ve ülkemizin Paris İklim Anlaşması ile uyumlu 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Yalnızca Türkiye’de değil, bölgesel ölçekte de yenilenebilir enerji sektörünün öncü ve yön verici şirketlerinden biri olma hedefimize hızla ilerleyerek geleceği yeniliyoruz.”

 

Fiba Yenilenebilir Enerji, iklim kriziyle mücadelede küresel liderler arasında

Fiba Yenilenebilir Enerji, Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) kapsamında gönüllülük esasına dayalı olarak TSRS Uyumlu Sürdürülebilirlik Raporu da yayımladı. Bu raporla, şirketin sürdürülebilirlik ilkelerine olan bağlılığını bir kez daha ortaya koyduklarını vurgulayan Kıymaz, sözlerine şöyle devam etti:

“İklim krizinin dünya üzerindeki etkilerini her geçen gün daha derinden hissettiğimiz bu dönemde, risklerimizi ve fırsatlarımızı detaylı bir şekilde analiz ediyoruz. Stratejik kararlarla hem şirketimizin büyümesi hem de ülkemizin yeşil güvenilir enerji dönüşümünün sağlanması noktasında önemli adımlar atıyoruz. İklim kriziyle mücadele ve karbonsuzlaşma kapsamında gerçekleştirdiğimiz başarılı çalışmalarla 2024 CDP İklim Değişikliği Programı’na yaptığımız raporlama ile liderlik seviyesi olan A notunu alarak küresel lider şirketler arasında yerimizi aldık. Bu başarımızı daha da ileriye taşımak amacıyla 2023 yılında Bilim Temelli Hedefler Girişimi (SBTi) imzacısı olarak başlattığımız süreci 2024 yılında tamamladığımızı ve Paris Anlaşması’nın küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlı tutma hedefiyle uyumlu net sıfır hedefimizin SBTi tarafından onaylandığını paylaşmaktan gurur duyuyoruz.” 

“Sıfır iş kazası hedefimizi sürdürüyoruz”

İş sağlığı ve güvenliğini tüm faaliyet alanlarında önceliklendirerek;  güvenli, adil ve destekleyici bir çalışma ortamı inşa ettiklerini ifade eden Kıymaz“Fiba Yenilenebilir Enerji ve bünyesindeki alt şirketlerinde sıfır iş kazası performansını sürdürme hedefimizi kesintisiz şekilde gerçekleştiriyoruz. British Safety Council tarafından düzenlenen 66. Uluslararası İş Güvenliği Ödülleri 2024 (International Safety Awards 2024) kapsamında, en yüksek derece olan “Distinction” ödülüne layık görüldük. Ayrıca İngiltere merkezli The Royal Society for the Prevention of Accidents (RoSPA) tarafından küresel ölçekte iş sağlığı ve güvenliği alanında performansın ödüllendirildiği “RoSPA Health and Safety Awards” programı kapsamında 2024

Continue Reading

En Çok Okunanlar