Connect with us

PETROL

OPET ‘tüm gücüyle’ deprem bölgesinde…

Deprem felaketi sonrası destek çalışmalarını Koç Holding Kriz Koordinasyon Merkezi, AFAD ve yerel yönetimlerle koordineli şekilde yürüten OPET; depremin ilk üç gününde gelen tüm yakıt taleplerini, gezici tankerleri ve mobil istasyonları ile bedelsiz olarak karşıladı ve dağıtımını sürdürmeye devam ediyor. Deprem bölgesinde enerji tedariğinin aksamaması için yakıt tankerlerini ilk günden bölgeye ulaştıran OPET, afet bölgesindeki istasyonlarında anlık güncel stok takibi yaparak, kritik sınır altına inilmemesinin sağlanması için de özel bir ekip oluşturdu.   

AFAD tarafından belirlenen ihtiyaç noktalarına hibe olarak sağlanan yakıt, OPET tankerleri ve mobil dağıtım araçları ile ihtiyaç olan; Osmaniye AFAD, Islahiye Belediyesi, Hatay Antakya AFAD, Malatya Devlet Hastanesi, Nurdağı Belediyesi, Kahramanmaraş AFAD, Hatay Antakya Türk Telekom, Kırıkhan AFAD, Kahramanmaraş Türk Telekom, Kahramanmaraş Devlet Hastanesi, Kahramanmaraş Valilik, Hatay Büyükşehir Belediyesi ve Hatay AFAD’a teslim edildi. Bu konudaki çalışmalar aralıksız devam ederken, talep eden tüm kamu kurumları ve hastanelere yakıt temini sağlanmaya da devam ediliyor. Afet bölgesinde yolda kalan vatandaşlar için ise OPET gezici istasyonları yakıt ikmali hizmeti veriyor.

Bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden OPET tarafından yerel yönetimlerle iş birliği halinde öncelikli ihtiyaç olarak belirlenen; gıda, bebek maması, su, konserve ve kuru gıda, erkek ve kadın bot, mont, pantolon, polar, içlik, kışlık kulaklık, bebek bezi, hasta bezi, hijyenik ped, ıslak mendil, battaniye, yorgan, seyyar tuvalet kabini ve ısıtıcı malzemelerini taşıyan tırlar depremin hemen ertesinde bölgeye nakledildi. İhtiyaçların ilerleyen günlerde de devam edeceği öngörülerek 10 il için 10 tır malzeme hazırlanırken, OPET çalışanları tarafından başlatılan kampanya ile gönüllü olarak hazırlanan yardım paketleri de gönderime hazırlanıyor.       Diğer yandan OPET Mersin Terminali’nde görev yapan 12 kişilik arama kurtarma ekibi Hatay’da arama-kurtarma faaliyetlerine katılarak bölgedeki çalışmalara destek oluyor.

OPET Genel Müdürü Özgür Kahramanzade “Ülkemizi derinden etkileyen deprem sonrasında bölgedeki vatandaşlarımıza destek olmak için gerekli planlamaları yaparak hızla çalışmalara başladık. AFAD tarafından belirlenen ihtiyaç noktalarına hibe olarak sağladığımız yakıtın yanı sıra yollarda donma riskiyle karşı karşıya kalan sürücülerimizin araçlarına bedelsiz olarak vermeye devam ediyoruz. Depremden etkilenen ve kapalı olan istasyonlarımızda enerji tedariğinin kesintisiz devamı için gerek otomasyon sistemleri, gerekse teknik ve altyapısal sorunları çözerek satışın yeniden başlamasını ve normal akışı sağlamak için çalışıyoruz. Bayilerimizin ihtiyaçları konusunda planlama yaparak hızla aksiyon alıyoruz, gerektiği durumlarda istasyonların kesintisiz faaliyet göstermesi için işletme desteği sağlayacağız. Ayrıca ben ve ekip arkadaşlarım her zamanki gibi sahada olmaya ve felaketin yaralarını sarmak için çalışmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PETROL

Petrol üretiminde ‘sürdürülebilir’ model: PCP’lere bir bakış

Yenilenebilir kaynaklara dönüş, hidrokarbon üretiminde enerji tüketiminin azaltılması ve maliyetlerin düşürülmesini esas alıyor. Petrol sektöründe PCP’ler konvansiyonel SRP’ye kıyasla ‘sürdürülebilir’ bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Enerji tüketimi ve “sürdürülebilirlik” sadece rüzgar, güneş, jeotermal, hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yapılan üretimde değil, petrol ve doğal gaz başta olmak üzere hidrokarbonların üretiminde de tartışılan bir başlık haline geldi. Hidrokarbon üretimi ve satışından elde edilen gelirlerle ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarını finanse ediyor oluşu, yani bir tür “sürdürülebilir” ve yeşil bir enerji ekosistemi için geçici bir süreliğine de olsa petrol ve doğal gazın kullanılması, bu üretim faaliyetine yapılan masrafların azaltılmasını zorunluluk haline getiriyor.

Bu kapsamda petrol üretiminde çok uzun yıllardan beri tüm dünyada yaygın olarak kullanılan, konvansiyonel sucker rod pump’ların (SRP) yerini bu kapsamda 1990’larda geliştirilen progressing cavity pump’lar (PCP) almaya başladığı görülüyor. Petrolü yüzeye çıkarmak için SRP’lerde olduğu gibi “yukarı-aşağı pompalama” ve “çekiş” hareketi yerine düşük sürtünmeli ve kesintisiz “dönme” hareketini kullanan PCP’lerin yüzde 20 ila 50 arasında daha az enerji tüketmesi, sektörün önemli üreticilerini bu ekipmanlara sahip olmak için harekete geçiriyor.

SRP’lerin enerji maliyetini artıran “yukarı-aşağı pompalama” ve “çekiş” hareketlerinde her pompa vuruşu sırasında harcanan enerjinin, daha derin sondajlarda katlanarak artması, ek olarak coğrafi şartlara bağlı olan sıvı viskozitesinin yüksek olduğu kuyularda çalışırken zorlanması, maliyetleri de aynı ölçüde artırırken PCP’ler ise tüm bu başlıklarda oldukça başarılı bir performans gösteriyor.

PCP’LER NASIL ÇALIŞIYOR?

PCP’ler öncelikle yüzeyde yer alan ve sistemin aklını oluşturan bir “drivehead”, “stator” adlı elostomerik bir malzemeden yapılmış, sabit bir parçadan ve bunun içerisinde dönen “rotor” adı verilen metal bir parçadan ve tahrik mekanizmasından oluşuyor. Bu “rotor”, “stator” içinde her dönüşüyle petrolü yukarı itiyor. PCP’lerin SRP’lerde olduğu gibi bir pompa vuruşuna sahip olmaması, ağır petrol, bitümlü sıvılar, kumlu formasyonlar, su ve petrol karışımları gibi viskozitesi yüksek kuyularda ona belirgin bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, SRP’ler daha yüksek hızda çalışarak geniş bir üretim kapasitesine çıkabilirken PCP’ler düşük akış hızında daha etkili çalışıyor ki bu da maliyeti düşüren önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Maliyeti düşüren bir diğer unsur ise yatırımcılar açısından üretimin kesintisiz sürdürülebilmesi açısından elzem olan yedek parça ve bakım maliyetleri. PCP’ler her ne kadar çok daha yüksek bir teknolojiye sahip olduğundan daha pahalı bir kurulum maliyeti gerektirse de, daha az mekanik parçaya sahip olması bakım ve işçilik açısından onu daha az maliyetli kılıyor. Ayrıca SRP’lerin özellikle kumlu formasyonlarda sık sık arıza yapması, karmaşık ve eski mekanik parçalara sahip olması, planlanmayan bakım faaliyetlerini artırırken PCP’lerin bu tür arızalara dayanıklı olduğu belirtiliyor.

Ek olarak, SRP’ler yüksek hızda, miktar olarak fazla petrol bulunan kuyularda çalıştırılabilirken PCP’ler kısa vadeli projelerde, miktar olarak az petrol bulunan kuyularda, daha düşük bir hızda, stabil bir şekilde de çalıştırılabiliyor. Bu, özellikle Türkiye gibi bazen küçük olmakla birlikte yeni petrol rezervleri keşfeden ülkeler için önemli bir avantaj olarak görülüyor.

PCP’LER NEREDE ÜRETİLİYOR?

Kanada ve ABD, PCP üretimi ve bu teknolojinin geliştirilmesinde başta gelen iki ülke olarak öne çıkıyor. Bunun sebebi her iki ülkede de ağır petrol rezervleri bulunması. Örneğin bitümlü sıvılar ve kumlu formasyonlarıyla dikkat çeken Kanada’nın Alberta eyaletinde yer alan Athabasca Petrol Sahası, PCP’lerin aktif olarak kullanıldığı yerlerin başında geliyor. Bunun yanı sıra Avustralya ve Venezüella, Kolombiya gibi bazı Güney Amerika ülkeleri de özellikle vizkozitesi yüksek petrol üretiminde kullanmak üzere PCP teknolojisini aktif olarak üretiyor. Çin de PCP üreticileri arasında yer alıyor ve bunları özellikle ülkenin yerel, daha zorlu petrol sahalarında kullanıyor.

Tahmin edilenin aksine “petrol cenneti” olarak bilinen Orta Doğu’da daha düşük vizkoziteye sahip petrol yatakları bulunduğundan PCP’ler çok kullanılmıyor. Bununla birlikte biraz kuzeye, Karadeniz havzasına doğru çıkıldığında PCP’lerin yoğun olarak kullanıldığı biliniyor. Petrol endüstrisindeki tarihsel birikimiyle Romanya bu teknolojinin üretiminde başı çekiyor. Rusya, Gürcistan ve kısmen Türkiye de PCP’lerin kullanıldığı ülkeler arasında yer alıyor.

Kaynak: Deniz Yaşayan / İstanbul  – Petroturk.com

Continue Reading

PETROL

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Somali görevine çıkan Oruç Reis hakkında açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin artık bir markası hâline dönüşen TEKNOFEST’in dokuzuncusunu Adana’da gerçekleştirdik. Bir gençlik destanı olarak gördüğümüz TEKNOFEST’in 2018 yılından beri dalga dalga büyümesi gurur vesilesidir. 14 farklı kategoride 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık, hamdolsun bu sene 50 farklı kategoride 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacıyla ulaştık. Çoğu genç 1 milyon 100 bin kişinin ziyaret ettiği TEKNOFEST Adana ülkemizin geleceğine dair umutlarımızı tekrar güçlendirmiştir. Türkiye’yi savunma ve ileri teknolojilerde hak ettiği yere getirene kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz” dedi.

“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ, DÖRT ÜLKESİ ARASINDA YER ALIYORUZ” 

Türkiye’nin savunma sanayisinde yürüttüğü projelere yönelik açıklamalarda bulunan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Savunma sanayiinde muhatap olduğumuz gizli-açık pek çok ambargoya rağmen nereden nereye geldiğimizi aziz milletimiz çok iyi biliyor. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç dört ülkesi arasında yer alıyoruz. İHA ve SİHA satış sayısında ise zirvede Türkiye olarak biz varız. Geçen yıl bu alanda dünya genelinde satışların yüzde 65’i Türk savunma sanayi şirketleri tarafından gerçekleştirildi. 2023 yılında savunma ihracatımız 5,6 milyar dolar rakamını yakaladı. Türkiye’nin savunma ve havacılık ürünleri ihracat gelirleri Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 12,2 arttı. Böylece ihracatımız yıllık bazda yüzde 10,4’lük yükselişle 6 milyar doları geçti. 2024 yılında 178 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir rekora imza attık. Savunma sanayimizi seferberlik ruhuyla desteklemeyi sürdüreceğiz. Millî teknoloji hamlemiz ile inşallah çok daha iyi yerlere geleceğiz.

Şunun bir kez daha bilinmesini isterim: 21.yüzyılı Türkiye yüzyılı yapma hedefine kilitlendiğimiz bir süreçte inovasyon ve ileri teknolojide yakalayacağımız başarı vazgeçilmezdir. Bunun için her şeyden önce dünyadaki gelişmeleri doğru okuyacak, çığır açmış teknolojilerin kuluçka dönemlerini çok iyi analiz edecek ve bugünü kurtarmayı kâfi görmeyerek yarınları doğru planlayacağız. 2024-2025 akademik yıl açılışında diğer hususlarla birlikte özellikle bilimsel araştırmalarda üniversitelerimizden beklentilerimizi vurguladık. Yeni akademik yılın öğrencisi, hocası, öğretim görevlisi ve çalışanıyla tüm üniversite camiamız için hayırlı olmasını diliyorum.”

“ORUÇ REİS, SOMALİ’DE 3 SAHADA SİSMİK FAALİYET İCRA EDECEK”

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Somali Federal Cumhuriyeti Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı arasında mart ayında imzalanan ‘Somali Kara ve Açık Deniz Blokları Alanında Mutabakat Zaptı’ kapsamında Somali görevine çıkan sismik araştırma gemisi Oruç Reis ile ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, “5 Ekim Cumartesi günü sismik araştırma gemimiz Oruç Reis’i İstanbul Boğazı’ndan Somali’ye yolcu ettik. Mavi vatanda çok sayıda sismik faaliyet yürüten Oruç Reis, aynı görevi Somali denizlerindeki her biri yaklaşık beşer bin kilometrekarelik alanı temsil eden üç ruhsat sahasında sismik faaliyet icra edecek” dedi.

AA

Continue Reading

PETROL

Brent petrol 77,82 dolar seviyesinde

Cuma günü 79,06 dolara kadar yükselen Brent petrolün varil fiyatı, günü 77,88 dolar seviyesinde tamamladı. Brent petrolün varil fiyatı, saat 10.01 itibarıyla kapanışa göre yüzde 0,08 azalarak 77,82 dolar oldu. Aynı dakikalarda Batı Texas türü (WTI) ham petrolün varili 74 dolardan alıcı buldu.

Geçen hafta, Orta Doğu’da artan gerilimle yükselen petrol fiyatları, ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklamalarının ardından yeni haftanın ilk işlem gününde düşüş eğilimine girdi.

Biden, cuma günü, İsrail’in İran’a nasıl karşılık vereceğiyle ilgili sorulara, “İsrailliler (İran’a) saldırı anlamında ne yapacaklarına henüz karar vermediler, görüşmeler sürüyor. Eğer onların yerinde olsam petrol sahalarından farklı alternatifleri düşünürdüm.” yanıtını verdi.

Avustralya ve Yeni Zelanda Bankacılık Grubu (ANZ) Kıdemli Emtia Stratejisti Daniel Hynes, olası bir saldırının arz üzerindeki etkisine ilişkin değerlendirmesinde, “İran’ın petrol tesislerine doğrudan bir saldırıyı İsrail’in seçenekleri arasında en az olası yanıt olarak görüyoruz. Böyle bir hamle uluslararası ortaklarını kızdırırken, İran’ın petrol gelirinin kesintiye uğraması muhtemelen kaybedecek çok az şeyi kalmasına neden olacak ve potansiyel olarak daha şiddetli bir tepkiye yol açacaktır.” ifadelerini kullandı.

Talep tarafında ise ABD’de geçen hafta açıklanan istihdam verilerinin ardından ülkede ekonominin “yumuşak iniş” yapabileceğine yönelik beklentiler etkili oldu.

Ülkede, beklentilerden iyi gelen istihdam verilerinin ekonominin iyiye gittiğini ortaya koyması, dünyanın en çok petrol tüketen ülkesinde petrol talebine ilişkin iyimserliğin artmasını sağladı.

Brent petrolde teknik olarak 78,07 ile 78,87 dolar aralığının direnç, 77,27 ile 76,47 dolar aralığının ise destek bölgesi olarak izlenebileceği belirtiliyor.

Continue Reading

En Çok Okunanlar