Connect with us

Yenilenebilir Enerji

Tekfen’den sürdürülebilirlik adına iki imza


Yeni Stratejisiyle Yenilenebilir Enerji Çözümlerine Odaklanan Tekfen, İlk Lisanslı RES Yatırımı İçin Hisse Devir Sözleşmesi İmzaladı 

Yenilenebilir enerji çözümleri ve yatırımları alanındaki büyüme stratejisi kapsamında ilk adımını atan Tekfen Holding, Balıkesir’de bulunan 14,4 megavatlık lisanslı Marmara Rüzgâr Enerji Santrali’ne ilişkin hisse devir sözleşmesini imzaladı. İştiraki Toros Tarım ise aynı gün ikinci bir anlaşmaya imza atarak, 2019’da %70 hissesini devraldığı Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş.’nin kalan %30’luk payını da alarak şirketin tek sahibi oldu.

Tekfen, aynı gün içinde yenilenebilir enerji stratejisi doğrultusunda toplamda yaklaşık 25 megavatlık elektrik üretim kapasitesi içeren iki satın alma işlemine imza attı. Önce Tekfen Holding, ilk Rüzgâr Enerji Santrali (RES) yatırımı için hisse devir sözleşmesini imzaladı. Ardından Tekfen Holding iştiraki Toros Tarım, sürdürülebilir tarımsal üretim hedefleri kapsamında 2019 yılında %70 hissesini satın aldığı Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş.’nin kalan %30’luk hissesini de devralarak şirketin tek sahibi oldu.

Tekfen Grup Şirketler Başkanı Hakan Göral, “İş yapış kültürümüz ve deneyimlerimizden aldığımız güçle teknoloji, inovasyon ve sürdürülebilirlik temelli iş modelimiz ve yeni stratejimiz doğrultusunda grubumuzu yarınlara taşımak için çalışmaya devam ediyoruz. Yeşil enerji odaklı dönüşüm de, bu amaçla yürüttüğümüz en önemli başlık. Yaklaşık 6 ay önce grubumuz bünyesinde hayata geçirdiğimiz Tekfen Yenilenebilir Enerji Çözümleri A.Ş. ile bu yöndeki projelerimize hız vermek için yola çıktık ve bu yoldaki ilk adımımız olan Rüzgâr Enerjisi Santrali (RES) yatırımımıza ilişkin hisse devir sözleşmesine imza atıyoruz” dedi.

Yenilenebilir enerji çözümleri segmentinde büyümek ve hedeflerine ulaşabilmek amacıyla, öncelikle halihazırda kurulu bulunan enerji santral yatırımlarına odaklandıklarını kaydeden Göral, “Bu alanda amacımız Taahhüt Grubumuzu bir Mühendislik, Satın Alma ve İnşaat (EPC) oyuncusu olacak şekilde yeniden konumlandırmak. Söz konusu yeni yatırımlarımız, yeşil amonyak ve yeşil hidrojen projeleri kapsamında büyümeyi içeren, Tekfen’in sürdürülebilir enerji çözümleri alanındaki varlığını artırma stratejisinin bir gerekliliği. Bu minvalde, kendi bünyemizde yatırımını gerçekleştirmeyi planladığımız orta büyüklükte bir yeşil hidrojen-amonyak tesisi için, dünyanın en önemli teknoloji tedarikçileriyle görüşmelerimizin birinci aşaması tamamlandı” diye belirtti.

Göral, “Bu hedefimiz doğrultusunda ilk olarak rüzgâr ve güneş enerji sistemleri üzerine yatırımlara odaklandık. Geliştirmek, kurmak ve ardından işletmek üzerine planladığımız bu tür yatırımlar için faaliyette olan bazı santralleri bünyemize almayı önceliklendirdik. Bu anlayışla da Balıkesir’de 9,6 megavatlık kurulu, 4,8 megavatlık artırım kapasitesi ile toplam 14,4 megavatlık Marmara RES üretim lisansının sahibi olan Babadağ Elektrik Üretim Sanayi Ticaret A.Ş.’yi tüm hisseleriyle birlikte devralıyoruz. Türkiye’deki muadilleriyle karşılaştırıldığında oldukça yüksek bir verimliliğe sahip olan Marmara RES’in, üreteceği elektrik enerjisiyle yaklaşık 25.000 hanenin elektrik ihtiyacının karşılanması mümkün olacaktır” dedi. 

Gönen Yenilenebilir Enerji’nin kalan %30 hissesi de satın alındı

Tekfen, aynı gün ikinci bir hisse alım sözleşmesine daha imza atarak gübre sektöründeki sürdürülebilirlik vizyonuyla gerçekleştirdiği çalışmalarını hızlandırdı. Organik ve organomineral gübre pazarlarındaki konumunu döngüsel ekonomi yaklaşımı ile güçlendirmek amacıyla 2019 yılında Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş.’nin %70’ini satın alan Tekfen Holding iştiraki Toros Tarım, kalan %30’luk hisseyi de devralarak şirketin tek sahibi oldu.

Şirket bünyesindeki Balıkesir Gönen ve Konya Meram tesislerinin toplam 9,62 megavatlık kurulu elektrik gücü bulunduğunu hatırlatan Hakan Göral, “Gerçekleştirdiğimiz bu satın almayla, yıllık 110 bin ton organomineral gübre üretim kapasitesine sahip olduğumuz bu tesislerimizde, çok daha hızlı ilerleme sağlayacağımız muhakkak. Aynı zamanda süreç ve yönetsel verimliliğin artacağına da inanıyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal değer yaratma ilkelerimize bağlı olarak geçmiş 50 yılda olduğu gibi bugün de çiftçilerimizle birlikte Türk tarımını daha iyi noktalara getirmek için çalışmaya devam ediyoruz” dedi. Ayrıca bu satın alma, Toros Tarım’ın ürün portföyünde yer alan organik ve organomineral gübre üretim ile satışına dair pazar payının artmasına ve biyolojik atık çıktılarının döngüsel yeşil ekonomi girdileri olarak kullanılmasına izin verecek yatırımlara olanak sağlayacaktır.

Bu satın almalar ile Tekfen Holding bünyesinde faaliyet gösteren çeşitli işletmelerin toplam lisanslı gücü 72 megavata ulaşmış oluyor. Toros Tarım’ın atık ısı kullanılarak Samsun tesislerinde 30 megavat, Mersin tesislerinde ise 7 megavatlık elektrik enerjisi üretim kapasitesi bulunmakta olup; bu yatırımlar, kaynakları verimli kullanma, sera gazı emisyonlarını azaltma doğrultusunda döngüsel ekonomi modeline olumlu katkılar sağlamaktadır.

 

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güneş Enerjisi

Eksim Enerji, Viranşehir GES’te Enerji Üretimine Başladı:


Eksim Enerji, YEKA GES-4 projelerinden olan Şanlıurfa Viranşehir Güneş Enerji Santrali (GES) projesinin 45 MW’lık ilk fazında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın kabulü ve ilgili kayıtların tamamlanmasıyla ticari işletmeye başladığını duyurdu. Toplam 191,4 MW kapasiteye ulaşacak santral, tamamlandığında 135 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak temiz enerjiyi üretecek. Proje detayıyla ilgili bilgi veren Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, “Yaklaşık 2.800 dönümlük bir alanda hayata geçirdiğimiz projemizde, bugüne kadar 1 milyon saatlik mesai gerçekleştirdik. İlk fazın üretime başlamasıyla emeklerimizin ilk karşılığını almış olduk. Başta Bakanlığımız olmak üzere ülkemize verdiğimiz taahhütlerimizi yerine getirmiş olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

Yenilenebilir enerji yatırımlarıyla Türkiye’nin sürdürülebilirlik hedeflerine büyük katkı sağlayan Eksim Enerji, Şanlıurfa Viranşehir GES projesinin ilk etabında 45 MW’lık kurulu gücü devreye aldı. Tamamlandığında toplam 191,4 MW kapasiteye ulaşacak proje, 135 bin hanenin ihtiyacına karşılık gelen elektrik enerjisini temiz kaynaklardan üretecek. Viranşehir GES yatırımıyla bölge halkının refahına da katkı sağlamayı hedefleyen Eksim Enerji, tarıma elverişsiz taşlık alanların temizlenip verimli hale getirilmesinden bölgede özel sağlık taramalarına kadar sosyal sorumluluk odaklı çalışmalar da yürütüyor.

1 milyon saatin üzerinde mesai gerçekleştirildi

Kurulu gücünün büyük kısmını rüzgar ve hidroelektrik enerjisi santrallerinde bulunduran şirket, Viranşehir GES projesiyle birlikte portföyüne güneş enerjisini de ekledi. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlarla sektördeki konumunu güçlendiren şirket, bu projeyle hem üretim kaynağı çeşitliliğini artırıyor hem de temiz enerji üretimine katkıda bulunmaya devam ediyor.

Viranşehir’in zorlu topoğrafyasında büyük ölçekli bir yatırımı daha hayata geçirdiklerini aktaran Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, “Yaklaşık 2.800 dönümlük bir alanda hayata geçirdiğimiz projemizde, bugüne kadar 1 milyon saatlik mesai gerçekleştirdik. İlk fazın üretime başlamasıyla emeklerimizin ilk karşılığını almış olduk. Başta Bakanlığımız olmak üzere ülkemize verdiğimiz taahhütleri yerine getirmiş olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

Akbay, projenin şirketin uzun vadeli büyüme stratejisinin önemli bir parçası olduğuna dikkat çekerek, “45 MW mevcut üretimimizi, kısa süre içerisinde artırarak kurulu gücümüzü çok yakında 191,4 MW’a çıkaracağız” ifadelerini kullandı.

Bölgeye çok yönlü sosyal ve iktisadi destek

Eksim Enerji’nin Viranşehir GES projesi, bölge halkına doğrudan istihdam olanakları sunmanın yanı sıra sosyal sorumluluk çalışmalarıyla da öne çıkıyor. Bu çalışmalar kapsamında, proje sahasındaki yoğun taşlık alanların temizlenip tarıma uygun hâle getirilerek yöre halkına destek sağlandı. Konuya dair detayları paylaşan Akbay, “Yatırımlarımızla Türkiye’nin her bölgesinde var olmanın bizlere yüklediği sorumluluğun farkındayız. Kazandığımızı, bir arada bulunduğumuz bölge halkının refahı için kullanmaya azami özen gösteriyoruz. Viranşehir’deki GES projemizi hayata geçirirken bölge halkının ekonomik gücünü zorlayan taşlık arazileri temizleme işlemini gerçekleştirdik. Bu kapsamda arazileri taştan arındırarak verimi yüksek bu toprak alanlarını, komşusu olduğumuz köyümüzün istifadesine sunduk. Mahsulü görmek için sabırsızlanıyoruz” dedi.

2029’a kadar 2.200 MW’ı aşan kurulu güce ulaşacak

Eksim Enerji, geçtiğimiz yıl Sakarya’nın Geyve ilçesinde gerçekleştirdiği 80 milyon Euro’luk kapasite artışıyla kurulu gücünü artırırken, yenilenebilir kaynaklardan ürettiği temiz enerjinin ülke genelindeki payını da yükseltmeye devam etti. Geyve’de 9 adet N163 rüzgar türbinini daha devreye alarak önemli bir eşiği geride bırakan şirket, benzer başarıyı şimdi de Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesindeki güneş enerjisi santralinde gerçekleştiriyor.

2029’a kadar hayata geçirecekleri yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ‘ilave 1.463 MW kapasite’ hedefi doğrultusunda önemli aşamalardan birini tamamladıklarını kaydeden Arkın Akbay, “Yenilenebilir enerji yatırımlarımızla ülkemizin yeşil enerji hedeflerine katkıda bulunuyor ve daha iyi bir gelecek için sorumluluk alıyoruz. 2029’a kadar yurt içi ve yurt dışındaki stratejik projelerimizi devreye alarak 2.200 MW’ı aşan bir kurulu güce ulaşma yolunda hızla ilerliyoruz” ifadelerini kullandı.

Continue Reading

Yenilenebilir Enerji

“Yenilenebilir hidrojen, öncelikle karbonsuzlaşması zor sanayi ve ulaştırma sektörlerinde yaygınlaşacak”


HURA Enerji Dönüşümü Merkezi, Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Sürecinde Yenilenebilir Hidrojen: Öncelikli Uygulama Alanları ve Politika Önerileri’ raporunu yayınladı.

Çalışmada, Türkiye ekonomisinin karbonsuzlaşmasında önemli bir rol oynaması beklenen yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin sektörel kullanım alanları incelendi. Raporda, yenilenebilir hidrojen ve türevleri için öncelikli sektörler belirlenirken, Türkiye’de söz konusu sektörlerin yapısal analizinin yanı sıra sektörel fayda-maliyet analizleri de yürütüldü. Yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin 2053 yılına kadar Türkiye ekonomisinde oluşturabileceği sektörel faydalar hesaplanırken, yenilenebilir hidrojen ekosistemi ve piyasasına dair politika önerilerine yer verildi.

Rapor, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi ve İzmir Kalkınma Ajansı tarafından bugün düzenlenen bir çevrimiçi lansman toplantısı ile duyuruldu.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin Türkiye’nin sanayi ve ulaşım gibi karbon yoğun sektörlerinde karbonsuzlaşmayı sağlamak ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için büyük bir potansiyel taşıdığını vurguladı. Güllü, “Bununla birlikte hidrojenin azami fayda sağlayacağı sektörlerde kullanımına öncelik verilmesi, diğer karbonsuzlaşma teknolojileriyle doğrudan rekabete girmemesine özen gösterilmesi ve doğrudan elektrifikasyonu tamamlayıcı bir rol üstlenmesi gerekiyor. Yenilenebilir hidrojenin öncelikli sektörlerde kullanımının teşvik edilmesi temel strateji olmalı. Yenilenebilir hidrojen ekosistemi, yatırımcılar açısından öngörülebilir bir piyasa ortamı oluşturulması ile sağlanabilir. Bunun için ise yenilenebilir hidrojeni de içeren bütüncül enerji dönüşümü politikalarına ihtiyacımız olacak” diye konuştu.

İzmir Kalkınma Ajansı Yatırım Destek Ofisi Koordinatör V. ve Yenilik ve Girişimcilik Politikaları Birim Başkanı Dr. M. Sencer Özen, yaptığı konuşmada, “Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması sera gazı emisyonu yüksek, enerji yoğun sektörlerde dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Sektörlerin karbonsuzlaşma süreçleri ve yeşil dönüşümde son yıllarda öne çıkan yenilenebilir hidrojen ve türevleri 2053 net sıfır emisyon hedeflerimize ulaşma bakımından da büyük bir potansiyel sunmaktadır. Yatırım perspektifi açısından ülkemizin, sahip olduğu yenilenebilir enerji kaynakları ile küresel hidrojen pazarında güçlü bir oyuncu olacağı değerlendirilmektedir. Ülkemizde yenilenebilir hidrojen teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve piyasa temelli mekanizmaların oluşturulması için Avrupa Birliği düzenlemeleri açısından öncelik arz eden sektörler başta olmak üzere stratejik alanlarda fosil yakıtlar yerine hidrojene geçiş strateji ve altyapısının oluşturulması oldukça önemlidir” dedi.

SANAYİ VE ULAŞTIRMA ÖNCELİKLİ SEKTÖRLER

Raporda, yenilenebilir hidrojen teknolojisi ile ilgili araştırma-geliştirme süreçlerinin ve verimlilik artırım konusundaki çalışmaların devam etmesi nedeniyle, kısa-orta vadede sınırlı miktarda yenilenebilir hidrojen kullanılabileceği vurgulanıyor. Bununla birlikte, yenilenebilir hidrojenin diğer karbonsuzlaşma teknolojileriyle (ısı pompaları, elektrikli araçlar vb.) doğrudan rekabete girmemesinin önemine dikkat çekilerek, hidrojenin, rüzgar ve güneşten üretilen elektriğin verimli kullanımını destekleyerek doğrudan elektrifikasyonu tamamlayıcı olması gerektiği belirtiliyor.

Yenilenebilir hidrojenin Türkiye sanayisinin öncelik ve katma değer açısından ilk olarak gübre, demir-çelik, kimya ve petrokimya (rafineriler dahil) sanayinde, orta-uzun vadede ise cam, seramik sektörleri ile uzun mesafe taşımacılığında kullanılabileceği belirtilen çalışmada, 2025-2053 yılları arasında sektörler bazında değerlendirme yapılarak yenilenebilir hidrojen kullanılması halinde kümülatif fayda ve emisyon azaltımı sonuçlarının ne olacağı incelendi.

Demir-Çelik: Türkiye, 2023 yılında 33,7 milyon ton (Mt) üretim ile dünyada en büyük sekizinci çelik üreticisi ve en büyük dokuzuncu ihracatçısı oldu. Diğer ülkelerin aksine üretimin yüzde 70’inden fazlası elektrik ark ocaklarıyla yapılmakta. Bu durum, elektrifikasyon kapsamında Türkiye’nin dünya ortalamasına (yaklaşık yüzde 35) kıyasla daha iyi bir durumda olduğunu gösteriyor. Yürütülen fayda-maliyet analizleri sonuçlarına göre, sektörde yenilenebilir hidrojen kullanımının kümülatif faydası 2025-2053 yılları arasında 9,5 milyar dolar, öngörülen emisyon azaltımı ise 85,8 Mt CO2 olarak hesaplandı.

Çimento, Cam ve Seramik: 2023 yılında 81,5 Mt’a ulaşan çimento üretimi ile Türkiye küresel ölçekte beşinci, Avrupa’da ise lider üretici konumunda. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamında olan çimento sektöründe, AB ülkelerine ihraç edilecek çimento ve çimento ham maddesi klinkerin karbon yoğunluğunun düşürülmesi gerekiyor. Yenilenebilir hidrojen kullanımı, çimento sektörü kaynaklı emisyonları yüzde 35-40 seviyesinde önleyebilir.

Cam üretim sürecinde hidrojenden yararlanabilmek için fırın teknolojisinin ve yanma süreçlerinin hidrojen alevinin özelliklerine uyumlu olarak tasarlanması gerekiyor. Çimento, cam ve seramik sektöründe fırınlarda yüksek ısı ihtiyacı için yakıt olarak yenilenebilir hidrojen kullanımı ile 2025-2053 döneminde kümülatif olarak 50,3 milyar dolar fayda ve 272,6 Mt karbon emisyon azaltımı sağlanabileceği öngörülüyor.

Kimya, Petrokimya ve Gübre: Kimya sektörü ağırlıklı olarak petrokimya, gübre, ilaç vb. ürünlerin üretiminin gerçekleştiği tesislerden oluşmakla birlikte, sektörün enerji tüketiminin yüzde 64’ü hem ham madde hem de yakıt olarak kullanılan fosil yakıtlardan oluşuyor. 2025-2053 boyunca kimya, petrokimya ve gübre sektörlerinde yenilenebilir hidrojen kullanımının toplam faydası yaklaşık 6 milyar dolar, emisyon azaltımı ise 32 Mt CO2 olarak hesaplandı.

Ulaştırma: Sektörde, özellikle uzun mesafe taşımacılığı Türkiye’nin uluslararası ticareti kapsamında kritik öneme sahip. 2023 yılında ihracatın yüzde 65,9’u, ithalatın ise yüzde 68,7’si uzun mesafe taşımacılığıyla gerçekleştirildi. Ulaştırmada kısa vadede doğrudan elektrifikasyonun öncelikli bir strateji olması; orta vadede ise uzun mesafe taşımacılığında, hidrojen ve türevlerinin daha yaygın olarak kullanılması bekleniyor. Ulaştırma sektörü kapsamında yapılan fayda-maliyet analizi sonucunda, yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin kullanımı ile 2025-2053 döneminde kümülatif olarak 17,6 milyar dolar fayda ve 207,6 Mt karbon emisyonu azaltımı sağlanabileceği hesaplandı.

Elektrik sektörü: Elektrik sektöründe yenilenebilir hidrojenin depolanarak kullanımı öncelikli bir strateji olarak değerlendirilmiyor. Uzun vadede, güneş santrallerinin şebekede yüksek kapasiteye ulaşması durumunda yenilenebilir hidrojenin mevsimsel depolama için kullanılması arz güvenliğini ve şebeke esnekliğini artırmada kullanılabilir. Analiz sonuçları elektrik sektöründe yenilenebilir hidrojenin kullanılmasının projeksiyon dönemi boyunca toplam 47 milyar dolar fayda ve 429 Mt karbon emisyonu azaltımı sağlayabileceği değerlendiriliyor.

 

Raporda, Türkiye’de yenilenebilir hidrojenin kullanımının başlaması için şu öneriler getirildi:

 

  • Yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin en faydalı oldukları ve doğrudan elektrifikasyonun tek başına yetersiz kaldığı sektörlerde kullanımına öncelik verilmeli.
  • Doğrudan elektrifikasyonun, net sıfır karbon emisyonlu bir ekonomiye geçişte yeterli olmadığı sektörlerde özel hedefler oluşturularak yenilenebilir hidrojen ve türevlerine olan talep teşvik edilmeli.
  • Yerli arzı teşvik etmek için yenilenebilir hidrojen üretimine mali teşvikler sağlanmalı.
  • Ulaşım sektöründe enerji dönüşümü teşvik edilerek yenilenebilir hidrojen ekosistemi oluşturulmalı.
  • Hidrojenin üretimi, taşınması, dağıtımı ve kullanımı açısından havalimanı ve liman altyapıları iyileştirilmeli.
  • İdari izin süreçleri ve ilgili destek mekanizmalarının belirlendiği, sektörler arası üretim ve gelişim planlarını koordine eden bir kamu birimi oluşturulmalı.
  • Ticari olarak yaygınlaştırılması için kamu-özel sektör ortaklıkları kapsamında karma finansman imkanları sağlanabilir.
  • Sanayide kullanılacak yenilenebilir hidrojene ilişkin teknik ve güvenlik standartları yasal bir çerçeve kapsamında düzenlenmeli.
  • Elektrik sektöründe kullanılacak yenilenebilir hidrojenin üretimi ve depolanmasına yönelik teknik standartlar oluşturulmalı.
  • Yenilenebilir hidrojen üretim fazlası için ihracat stratejisi oluşturulmalı.
  • Elektrolizör teknolojilerinin yurt içinde geliştirilmesi için Ar-Ge faaliyetleri desteklenmeli.
Continue Reading

Yenilenebilir Enerji

Polat Enerji ve T Dinamik, Geycek Santralleri İçin 13,4 MWh Enerji Depolama Sistemi Kuruyor


Polat Enerji, Geycek Enerji Santali’nde depolamalı kapasite artışı kapsamında Türkiye’nin ilk Rüzgar+Güneş Hibrit santrallerine entegre enerji depolama tesisi için T Dinamik ile sözleşme imzaladı.

Polat Enerjinin Kırşehir, Mucur’da 168 MW rüzgar 46,6 MW güneş kurulu gücüyle Türkiye’nin en büyük yenilenebilir santralleri arasında yer olan Geycek santrallerine T Dinamik iştiraki Tegnatia tarafından 10 MW gücünde, 13,4 MWh kapasiteli enerji depolama sistemi kurulacak. Proje kapsamında, dünya çapında enerji depolama alanında lider olan Sungrow markasının ürünleri kullanılacak.

Bu sözleşme, Türkiye’nin ilk Şebeke Ölçekli Rüzgar, Güneş ve Batarya Enerji Depolamalı Sistemli hibrit santralinin hayata geçmesi sürecinin ilk adımı olacaktır. Yenilenebilir enerji üretiminde sürdürülebilirlik, yenilikçilik ve verimliliği ön planda tutan Polat Enerji, bu yatırım ile birlikte Türkiye’nin bu sektörde yine ilklerden biri olmayı hedeflemektedir.

Projenin hayata geçmesiyle birlikte, rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklarından elde edilen üretim, batarya enerji depolama sistemleri aracılığıyla en verimli şekilde yönetilecek. Bu entegre yapı, şebeke kararlılığına katkı sağlarken, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını maksimum düzeye çıkararak Türkiye’nin enerji bağımsızlığına ve enerji dönüşümüne destek olacaktır.

Polat Enerji, T Dinamik Enerji ve Tegnatia EPC iş birliğiyle gerçekleşecek proje ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesine önemli bir katkı sağlayacak.

Continue Reading

En Çok Okunanlar