Yenilenebilir Enerji
Dünya Bankası enerji verimliliğini hızlandırmaya yönelik bölgesel girişim başlattı
E3 Programı kapsamında 1,46 milyar dolar Dünya Bankası finansmanı sağlanacak ve buna ek olarak 1,5 milyar dolarlık bölümü özel sektör finansmanı olmak üzere kamu, özel sektör ve kalkınma sektöründen 2,4 milyar dolarlık finansman harekete geçirilecek.
Başlangıç olarak sağlanacak fonlar özel olarak 4 ülkedeki enerji verimliliği programları için ayrıldı ve 10 yıllık program süresi içerisinde başka ülkelerin de programa dahil olması bekleniyor.
Türkiye için ilave projeler de var
Yatırımlar kamu tesislerini, konutları ve konutlarda kullanılan elektrikli cihazları, sanayi modernizasyonunu ve bölge ısıtma sistemlerinde yapılacak geliştirmeleri hedefleyecek.
Proje, Moldova – Büyüme, Dayanıklılık ve Refah için Fırsatlar (M-GROW) programından sağlanan 5 milyon dolarlık hibe ile destekleniyor.
E3 programı ayrıca ulusal planlara dayalı olarak tekrarlanabilir ülke projeleri geliştirecek ve sürdürülebilir finansmana erişimi destekleyecek.
Program kapsamında ilk aşamada uygulanacak projeler arasında, Türkiye’de merkezi hükümet binalarının yenilenmesine yönelik 300 milyon dolarlık Dünya Bankası finansmanı ve Moldova’da özellikle eğitim tesisleri olmak üzere kamu binalarının ve bölgesel ısıtma sistemlerinin yenilenmesine yönelik sağlanacak, 54,5 milyon dolarlık finansman yer alıyor.
Türkiye, Moldova, Karadağ, Özbekistan ve başka ülkelerde ilave aşamalar ve projeler planlanıyor.
Zaman içerisinde, E3 Programı ülkelerin kamu finansmanlı küçük ölçekli enerji verimliliği programlarından daha büyük ticari finansmanlı ulusal ölçekli programlara geçişlerini destekleyecek.
Kamu finansmanının kullanımı, ticari finansörlerin getirilmesi için gerekli yatırımların gösterimi, yeni iş modellerinin test edilmesi, yatırım risklerinin azaltılması ve ticari finansmanın yanında hedefli sübvansiyonların sağlanması üzerinde odaklanacak.
Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki 18 ülke halihazırda COP 28’de 2030’a kadar yıllık enerji verimliliği artış oranlarını ikiye katlamayı taahhüt etmiş durumda bulunuyor.
Ancak bölgede halen dünyanın enerji açısından en verimsiz, karbon yoğunluklu ekonomilerinden bazıları yer alıyor.
E3 programı, enerji verimliliği yatırımlarıyla ilişkili yüksek işlem maliyetleri, kural ve standart eksikliği ve genel farkındalık eksikliği gibi piyasa sorunlarının ve davranış değişikliği ihtiyaçlarının ele alınmasına yardımcı olacak.
Program, politikaları ve düzenlemeleri güçlendirecek, sağlam kurum ile kuruluşlar geliştirecek, güvenilir veriler oluşturarak dağıtacak, piyasa yeteneklerini geliştirecek ve özel sermayeyi harekete geçirecek.
Verimli sistemler temiz ve rekabetçi
Açıklamada görüşlerine yer verilen Dünya Bankasının Avrupa ve Orta Asya Bölgesinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Antonella Bassani, enerji verimliliğine yatırım yapmanın Dünya Bankası Grubunun iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek amacıyla temiz ve verimli enerjiye geçişi hızlandırma vizyonunun bir parçasını oluşturduğunu aktardı.
Bassani, enerji verimliliğinin arttırılmasının, başka kalkınma öncelikleri için kullanılmak üzere bütçe tasarrufu sağlayabileceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ayrıca enerji arzı için gereken yatırım ihtiyacını önemli ölçüde azaltabilir. Verimli sistemler işletme faaliyetlerini daha temiz ve daha rekabetçi hale getirir, evlerde enerji faturalarını düşürür, hava kirliliğini azaltır, karbon emisyonlarını azaltır ve istihdam yaratır.”
“Avrupa ve Orta Asya’daki ülkelere deneyimlerimizi aktaracağız”
Dünya Bankasının Bölge Altyapı Direktörü Charles Cormier de son dönemde yaşanan enerji krizinin, kıt doğal kaynakların korunmasını amaçlayan büyük ölçekli enerji verimliliği önlemlerine duyulan acil ihtiyacı ön plana çıkardığını belirtti.
Cornier şu değerlendirmede bulundu:
“Enerji verimliliği halen yeni enerji üretimi ile karşılaştırıldığında enerji ihtiyaçlarını karşılamanın en erişilebilir ve uygun maliyetli yoludur. Programımızın temelinde, Avrupa ve Orta Asya’daki ülkelerin enerji verimliliklerini arttırmalarına yardımcı olma konusundaki onlarca yıllık deneyimimiz yatmaktadır. Çeşitlilik sergileyen bir bölgede bulunmalarına rağmen, bu ülkeler programın ele alınmasına yardımcı olacağı birçok ortak engeli ve ulusal önceliği paylaşmaktadır ve bölgesel bir ağ aracılığıyla bilgi paylaşımına yönelik bir platform oluşturmaktadır.”
Program kapsamında, aralarında kendilerini bilgi alışverişine ve kapasite geliştirmeye adayan uluslararası finansal kuruluşlarının ve donör ortakların yer aldığı, bölgesel ile küresel kuruluşlardan oluşan bir koalisyon oluşturulacak.
Bölgesel ağ, Enerji Sektörü Yönetim Yardım Programı’ndan (ESMAP) başlangıçta alınacak 5 milyon dolar tutarındaki bir hibe ile finanse edilecek.
Bu bölgesel ağ, bilgi alışverişi ve bilgi oluşturma için kolaylaştırıcı bir rol oynayacak ve ülke yaklaşımlarını koordine ederek uyumlaştıracak. Ağın öncelikli konuları arasında politika oluşturma ve uygulama, daha geniş ölçekte uygulanacak programların tasarımı ve enerji verimliliği önlemlerinin ölçülmesi ve doğrulanması yer alacak.
E3 programı, enerji güvenliğini arttırmak, enerjiye uygun maliyetli erişimi ve temiz enerjiye geçişi desteklemek için kısa süre önce uygulamaya konulan Avrupa ve Orta Asya Yenilenebilir Enerji Ölçeklendirme (ECARES) Programıyla paralel olarak işleyecek.
ECARES programı temiz enerji arzı üzerinde odaklanırken, E3 programı enerji talebini azaltmayı hedefliyor.
AA
Yenilenebilir Enerji
Elektrik kurulu gücünde fosil yakıt harici kaynak kullanımı yüzde 60’a dayandı
Yenilenebilir enerji alanında 1993 yılından bu yana faaliyet gösteren Enda Enerji Holding A.Ş. (Enda) Genel Müdürü Metin Tuncay, Ağustos ay sonu itibarıyla Türkiye’nin 8 aylık toplam elektrik tüketiminin 230 bin 540 gigavatsaat (GWh) olduğunu bildirdi. Yılın ilk 8 aylık toplamında bir önceki yıla kıyasla elektrik tüketiminde ortalama yüzde 6,4 artış gerçekleştiğine dikkat çeken Tuncay, “Ocak-Ağustos döneminde elektrik tüketiminde geçen yıla göre aylık bazda en yüksek artış oranının yüzde 15,2 ile haziranda ayında kaydedildiğini belirtti. TEİAŞ verilerine göre de temmuzda yüzde 9 artışla 34 bin 105 GWh’ı bulan tüketim aylık bazda tarihi rekor seviyeyi gördü. Mevsim normallerinin üzerinde yaşanan yüksek hava sıcaklıkları ve soğutma ihtiyacı bu artışın en büyük nedeni oldu. Küresel ısınma nedeniyle hali hazırda dünya genelinde tüm otoritelerin ana gündem maddesi olan sürdürülebilir kaynaklara yönelim önümüzdeki dönemde daha da artacak. Türkiye’de son 10 yılda yenilenebilir enerjiye süratle odaklanılması bizi diğer ülkelerden ayrıştırıyor. Yeşil enerji dönüşümünde dünyanın önde gelen ülkelerinden biriyiz” diye konuştu. Tuncay, Ağustos 2024 itibarıyla 113.897 MW olan toplam kurulu gücün yüzde 58,9’unu Fosil yakıt harici kaynakların oluşturduğunu ve bu kapasite ile Türkiye’nin dünyada 12. sıraya yükseldiğini vurguladı.
Yenilenebilir enerjinin üretimdeki payı da artıyor
Artan tüketimin yerli ve yenilebilir enerji kaynaklarının önemini artırdığını Metin Tuncay, Türkiye’nin elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payının hızla büyüdüğüne dikkat çekti. Tuncay şunları söyledi: “Ağustos sonu itibarıyla Türkiye’nin elektrik üretimindeki kurulu gücü 113 bin 897 MW düzeyine ulaştı. Üretim santrali sayısı ise ağustos sonunda lisanssız santraller dâhil 31 bin 166’ya yükseldi. Kurulu gücün yüzde 28,3’ü hidroelektrik enerji, yüzde 21,7’si doğal gaz, yüzde 19,2’si ithal ve yerli kömür, yüzde 10,8’i rüzgâr, yüzde 16,2’si güneş, yüzde 1,5’i jeotermal ve yüzde 2,4’ü ise diğer kaynaklar şeklinde dağılım gösteriyor. Yenilenebilir enerjide kapasite artışının yanı sıra üretimdeki pay da yükseliyor. Yenilenebilir enerjinin toplam üretim içerisindeki payı Temmuz ayında yüzde 43,9, Ağustos ayında ise yüzde 40,2 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde sadece rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinden elde edilen elektriğin oranı sırasıyla yüzde 21,1 ve yüzde 19,9 olarak kaydedildi. Özetle, 12. Ulusal Kalkınma Planı doğrultusunda elektrik üretimindeki yenilenebilir enerji payının yüzde 50’ye yükselmesi hedefinde hızla yol alıyoruz.”
Avrupa’da 5’inci, dünyada 12’nci sıradayız
Son 10 yıldaki yenilenebilir enerji yatırımlarının Türkiye’yi dünyadaki yeşil enerji dönüşümünde ön sıralara taşıdığını ifade eden Tuncay, “Yenilenebilir enerji kapasitesi bakımından dünyada 12’nci konumdayız. Avrupa’da kurulu yenilenebilir enerji kapasitesi 2011’den bu yana yüzde 6,6 artarak 2022’de 765 GW’a ulaşırken, Türkiye, güncel verilerle Avrupa’nın en büyük beşinci yenilenebilir enerji kurulu gücüne sahip ülke. Hidroelektrik enerji kapasitesi sıralamasında ise Avrupa’da Norveç’in ardından ikinci sırada geliyoruz. Avrupa’da son altı yılda yenilenebilir enerji kurulu güç artışında üçüncü sırada yer alıyoruz” dedi.
Enerjide elektrik daha da ön planda olacak
Türkiye’nin başta Paris Anlaşması ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı gibi uluslararası iklim politikalarına taraf olarak enerji sektöründe önemli bir dönüşümü başlattığını söyleyen Tuncay, önümüzdeki dönemde yenilenebilir enerji yatırımlarının hız kesmeden süreceğini vurguladı. Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte enerjide elektriğin daha ön plana çıkacağını ifade eden Tuncay, “Nihai enerji tüketimi içerisindeki elektrik enerjisinin payının 2053 yılında yüzde 55,6’ya ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin elektrik tüketiminde, 2035’e dek ortalama olarak yıllık yüzde 3,5-4 oranında artış öngörülüyor. Bu açıdan ülkemizin enerji sektöründe üretim yatırımı ihtiyacının 2035 yılına kadar toplam 91,2 milyar olduğu tahmin ediliyor. Ulusal Enerji Eylem Planının ana hedefleri arasında kurulu güç artışının büyük bir kısmını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamak bulunuyor. Önümüzdeki dönemde deniz üstü YEKA projelerinde de yol almaya başlayacağız. Dolayısıyla yenilenebilir enerji yatırımları katlanarak sürecek” dedi.
‘Hedefimiz 2030’da ilk 20 şirket arasında yer almak’
Enda Enerji Holding olarak yenilenebilir enerjide 180,1 MW kapasiteye sahip olduklarını dile getiren Tuncay, bu yıl içerisinde planladıkları halka arzdan gelen gelirler ve özkaynaklarla beraber 2030’da rüzgâr ve güneş enerjisi alanında kapasitelerini 500 MW üzerine çıkarmayı planladıklarını söyledi. Tuncay, “İzmir, Türkiye geneli elektrik tüketiminde İstanbul Avrupa yakasının ardından 2’nci, elektrik üretim kurulu gücünde ise 1’inci sırada bulunuyor. İzmir’e yayılmış bir marka olarak; enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, yeşil dönüşüme katkı sağlamak ve tamamen yenilenebilir enerji kaynaklı yeni üretim projeleri geliştirerek etki alanımızı artırmak üzere faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Net nakit pozisyonu güçlü mali yapımızla 2030’a kadar olan dönemde finansal olarak sürdürülebilir projelerle kapasitemizi 500 MW üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Bu da bugünkü şartlarda büyüklük anlamında ilk 20 şirket arasında olma hedefi anlamına geliyor” diye konuştu.
Yenilenebilir Enerji
Suudi şirketten Türkiye’ye 5 milyar dolarlık yatırım planı
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Suudilerin sahibi olduğu bir şirket, enerji ve diğer sektörlerde Türkiye’ye 5 milyar dolarlık yatırım yapmak istediğinden bahsetti” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kanal 7’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı’na ilişkin soru üzerine Yılmaz, seçimden bugüne ekonomide, istikrarlı ve kararlı bir politika uygulandığını, güncellenen Orta Vadeli Program’ın bunu teyit ettiğini söyledi.
Ekonomi programına ciddi bir güven olduğunu, Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı’na katılan yatırımcıların da bunu ifade ettiğini belirten Yılmaz, “Gerek portföy yatırımı gerekse doğrudan yatırımlarda Türkiye daha farklı bir döneme girdi. Bunun sonuçlarını önümüzdeki dönem daha fazla göreceğiz” diye konuştu.
Cevdet Yılmaz, başkanlığını yaptığı Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) mekanizması ile kamu ve özel sektörü bir araya getirdiklerini, çok güzel eylem planları yaptıklarını anlattı.
Bu mekanizmanın uluslararası boyutunu da Yatırım Danışma Konseyi’nin oluşturduğuna dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yatırım Danışma Konseyi, uluslararası CEO’ların katıldığı ve doğrudan piyasanın içinden insanların görüşlerini, önerilerini ortaya koyduğu bir platform. Çok faydalı oldu. Sonuç bildirgesi de kamuoyu ile paylaşıldı. Gelecek yıl da bunu gerçekleştireceğiz. Yatırımcılar, dünyada siyasi, jeopolitik ve ekonomik sebeplerden dolayı yatırım yapılabilir çok ülke kalmadığını söylüyorlar. Türkiye istikrarlı, politika çerçevesi belirginleştirilmiş, öngörülebilirlik sağlayan bir ülke. Her şeyden önemlisi huzurlu bir ülke. Dolayısıyla Türkiye bu dönem ciddi anlamda yatırımcıların tartıştığı, konuştuğu bir ülke haline gelmiş durumda. Önemli olan bu ilgiyi sonuca dönüştürmemiz.”
Doğrudan uluslararası sermaye yatırımları
Yılmaz, kalıcı, istihdam sağlayacak, yeni teknolojiler getirecek doğrudan uluslararası sermaye yatırımlarını artırmaları gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı’nda, yatırımcıların Türkiye’ye doğrudan yatırım yapma arzusunu gördüğünü anlatan Yılmaz, “Suudilerin sahip olduğu bir şirket, enerji ve diğer sektörlerde Türkiye’ye 5 milyar dolarlık yatırım yapmak istediğinden bahsetti. ABD’de bakanlarımız, Sayın Cumhurbaşkanımız yatırımcılarla buluştular. Hangi ortama gidersek gidelim şunu görüyoruz; Dünyadan çok ciddi bir teveccüh var, yatırımcılardan çok ciddi bir bakış var. Türkiye, ne yapabiliriz diye çok ciddi tartışılan bir ülke, ilgi odağı. Bunun sonuçlarını göreceğiz” ifadesini kullandı.
“Yatırımcıların iç siyasetle derdi yok”
Cevdet Yılmaz, Uluslararası Yatırımcılar Derneği tarafından yapılan anketlerde, Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yatırımcıların sayısında iki kata çıkan oranda artış olduğunu gördüklerini belirtti.
Doğrudan yatırımlarda son üç ayda bir ivmelenme gördüklerini vurgulayan Yılmaz, “Doğrudan yatırımlar son 7 ayda 6 milyar doları aştı. Yıl sonu 10 milyar doların üstünde olacağız. Dünyadan yüzde 1 pay alıyoruz, amacımız yüzde 1,5’a çıkarmak” bilgisini paylaştı.
Ülkede karamsarlık yayma ve hükümetin programına gölge düşürme çabası içinde olan bir kesimin de bulunduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
“Yatırımcıların iç siyasetle derdi yok. Yatırımcılar ülkenin durumuna ve rakamlara bakarlar. Durum neyse onu gören insanlar. Türkiye’nin istikrarını, huzurunu, coğrafyasını, girişimci iş gücünü, genç dinamik nüfusunu birçok yönünü takdir ediyorlar. Dünyada bu sene üç kredi derecelendirme kuruluşunun da olumlu yönde not artırımı yaptığı tek ülke Türkiye. Yatırım imajımız, algımız daha iyiye doğru gidiyor. Türkiye, yeni yatırımcılarla tanışacak. Sadece Çin’den değil Latin Amerika’dan Körfez’e, Uzak Doğu’dan Avrupa’ya, Amerika’ya Türkiye ilgi odağı halinde. Bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım.”
Erken seçim çağrılarına yanıt
Erken seçim çağrılarına yönelik soruyu ise Yılmaz, “Türkiye’nin böyle bir gündemi yok. AK Parti döneminde cumhurbaşkanımız ile Türkiye siyasi istikrarla tanıştı. Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrar da olmuyor. Yılda bir seçimler, yılda bir yeni hükümetler, 1990’lı yıllarda Türkiye bunları yaşadı ve bedellerini çok ağır ödedik ekonomik olarak. Dolayısıyla ihtiyacımız olan siyasi istikrar ve güven ortamında halkımızın gerçek sorunlarına odaklanmak ve bunlara çözüm üretmek.” diye yanıtladı.
Yerli ve yabancı yatırımcıların bir ülkede öncelikle öngörülebilirlik istediğini aktaran Yılmaz, bunun için de siyasi istikrarın en kilit kavram olduğunu dile getirdi.
Yılmaz, Orta Vadeli Program’a yönelik piyasanın beklentisinin oldukça iyileştiğinin görüldüğünü belirterek, ama henüz tam sonuçlarını almadıklarını bildirdi.
Geçen yıl bütçe açığında yılı 5,2 ile kapattıklarını hatırlatan Yılmaz, bu yıl 6,4 öngördüklerini, şu an tahminlerinin 4,9 olduğunu söyledi.
Bu yıl 2,5 trilyon lira depreme ödenek ayırdıkları halde bütçe açığını yüzde 5’in altına çekebildiklerini anlatan Yılmaz, “Gelecek sene de yüzde 3’leri hedefliyoruz. Bütçe açığı büyük oranda toparlandı. Cari açık geçen yılın ortalarında yüzde 6’lar civarındaydı, 60 milyar dolara yakın cari açığımız vardı. Bugün geldiğimiz noktada ihracat artıyor, ithalat azalıyor, turizm gelirleri iyi gidiyor ve cari açığımız yüzde 2’ler civarında. Yıl sonunda yüzde 1,7’ye düşecek” açıklamasında bulundu.
“Enflasyonda yüzde 20’nin altında beklentimiz var”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ekonomide risklerin düşürüldüğüne, şoklara karşı direncin artırıldığına dikkati çekerek, Türkiye’nin şu an çok daha sağlam bünyeyle yoluna devam ettiğini vurguladı.
Bu riskleri azaltırken enflasyonun geçici olarak bir miktar yükseldiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
“Daha önce ‘enflasyon bir miktar yükselecek ama sonra düşecek. Özellikle yılın ikinci yarısında belirgin düşüş göreceksiniz’ dedik. Çok şükür mahcup olmadık yüzde 75,5’lere kadar çıkmıştı mayısta, hazirandan itibaren bir düşüş sürecine girdi, son 3 ayda 23,5 puan düşüş oldu ve yüzde 52’ye gelmiş oldu. Gelecek ay yakın bir tarihte açıklanacak, 50’nin altında 40’lı bir rakam bekliyoruz. Yıl sonunda da yüzde 41,5 gibi bir tahminimiz var. Gelecek yıl bu zamanlar artık yüzde 20 ile 30 arası, yıl sonunda da yüzde 20’nin altında bir beklentimiz var.”
Cevdet Yılmaz, “Halkta karamsarlık oluşturmaya çalışan, spekülatif hadiselerle ülkeye zarar vermeye çalışan bir sistematik çabayı da görüyoruz. Biz bunlara pirim vermeyeceğiz, kararlı şekilde yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.
Doğalgaz
Afrika Enerji Odası Başkanı: Afrika ülkeleri Rusya ile güneş enerjisi projelerini görüşecek
-
Rüzgar Enerjisi3 hafta önce
Nordex’ten Letonya’ya ilk türbin satışı
-
Sektörel4 hafta önce
Çayırhan Termik Santrali özelleştirilecek
-
PETROL3 hafta önce
Küresel petrol talebindeki büyüme düşüyor
-
Sektörel4 hafta önce
Bakan Bayraktar: “Madeni bor karbüre dönüştürdüğümüzde fiyatı değer kazanacak”
-
ELEKTRİK2 hafta önce
Enerjisa Enerji, Sürdürülebilirlik Raporunda Daha İyi Bir Gelecek mesajları verdi
-
Sektörel4 hafta önce
Enerjide yeni atamalar Resmi Gazete’de
-
Yenilenebilir Enerji2 hafta önce
Suudi şirketten Türkiye’ye 5 milyar dolarlık yatırım planı
-
Sektörel4 hafta önce
Bigadiç Granül Bor Üretim Tesisi açıldı