Connect with us

Sektörel

Enerji tüketimini yüzde 22 azaltmak için soğutucu sistemlerini iyileştirin


Danfoss, yiyecek ve içecek endüstrisindeki soğuk zincir sistemlerinde kullandığı inovasyon ile yüzde 22’ye varan enerji tasarrufu sağlıyor. 

Kentleşmenin artmasıyla birlikte özellikle şehirlerde enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’lık kısmı ısıtma ve soğutma için kullanılıyor. Bu nedenle günümüzde yüksek verimli, çevre dostu çözümler büyük bir potansiyel oluşturuyor. İlk kompresörünü ürettiği günden bu yana yenilikçi çözümler geliştirmeye devam eden Danfoss, yiyecek ve içecek sektörüyle iş birlikleri gerçekleştirerek soğutma ekipmanlarını daha enerji verimli hale getirmeyi amaçlıyor. 1993 yılından bu yana soğutma alanında faaliyet gösteren Danfoss’un yiyecek ve içecek endüstrisinde soğuk zincirin korunmasındaki motivasyonu, karbondan arındırma hareketinde inovasyonun önemli rolünü vurguluyor.

“Net sıfır hedefine doğru ilerliyoruz”

Danfoss OEM ve Gıda Perakendesi Ülke Satış Direktörü Sertan Genç, gıda sektöründe karbonsuzlaştırmanın önemine vurgu yaparak Danfoss’un bu alandaki çalışmalarını şöyle değerlendirdi: “Gezegenimiz için sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeye kendini adayan herkes gibi Danfoss olarak biz de net sıfır hedefine doğru ilerliyoruz. Söz konusu hedefe ulaşmak, kaliteyi ve tüketici güvenliğini tehlikeye atmadan karbon ayak izimizi azaltabilecek yenilikçi çözümler geliştirmeyi gerektiriyor. İyileştirilmiş bir soğutucu tasarımı, enerji tüketimini yüzde 22 oranında azaltabilir. Bu anlayıştan hareketle sektörle çeşitli projelere imza atarak enerji verimliliğini sağlamaya gayret ediyoruz. Bu kapsamda önde gelen bir yiyecek ve içecek üreticisinin karbon ayak izini azaltmasına yardımcı olan yeni nesil bir soğutucu tasarımı için bilgi ve bileşenlerimizi kullandık.”

“Etkinleştirdiğimiz cihaz özellikleriyle başlangıç tasarımına göre yüzde 30 enerji tasarrufu sağladık”

Projeyi detaylandıran Genç, şöyle devam etti: “İş ortağımızın mevcut şişe soğutucu filosu, karbon ayak izinin neredeyse yarısını oluşturuyordu. Bu soğutuculardan birini performansını değerlendirmek için kullandık ve daha sonra verimliliği artırmak amacıyla içindeki temel bileşenleri değiştirmeye başladık. Soğutucuya, özellikle cam kapılı gıda teşhir dolapları için tasarlanan Danfoss ERC 112 soğutma kontrol cihazını monte ettik. Sonrasında, değişen soğutma koşullarına uyum sağlayabilen ve verimli superheat kontrolü için kılcal borular yerine TD1 termostatik genleşme vanamızı kullandık. Ardından, lamelli ve borulu ısı değiştiricinin yerine verimliliği artıran ve daha yüksek bir kapasite sunan Micro Kanallı Isı Değiştirici (MCHE) montajını yaptık. Son olarak, daha iyi ve sürekli bir hava akışı sağlamak amacıyla üç adet EC fanı taktık. Yapılan tüm iyileştirmelerden sonra, yeni tasarımımızı teste tabi tuttuk. Çalışmalar sonucunda standart çalışma koşullarında tüketilen enerji miktarında yüzde 22 azalma gözlendi. Projenin bir sonraki aşaması, ERC’nin gelişmiş algoritmaları ve ayarlarının etkisini test etmekti. Etkinleştirdiğimiz cihaz özellikleriyle, enerji tüketimini referans noktasından yüzde 10 daha fazla azaltmayı başardık ve başlangıç tasarımına göre toplamda yüzde 30 enerji tasarrufu sağladık.”

“Küçük değişiklikler çok daha büyük etkiler sunabilir”

Soğutma sektöründeki büyük filoların enerji tüketimindeki etkisine dikkat çeken Genç, “Büyük soğutma filoları nedeniyle, yiyecek ve içecek sektörünün karbonsuzlaştırılması büyük bir potansiyele sahip. Danfoss soğutma çözümleri kullanılarak yüzde 30’a varan enerji tasarrufu sağlanabilir. Bu oran, şirketlerin sahada sahip olduğu cihaz sayısıyla çarpıldığında çok daha büyük verimliliklere işaret ediyor. Örneğin 2 milyon şişe soğutuculu bir şirket düşünelim. Yüzde 30 enerji tasarrufu, yıllık olarak 216 kWh daha az enerji kullanımına eşittir. 2 milyon cihaz içinse bu, 432 milyon kWh enerji tasarrufu anlamına gelir. 432 milyon kWh enerji tasarrufu, 200 bin ton daha az CO2 emisyonu demektir. 432 milyon kWh, Danimarka’nın yıllık enerji üretiminin neredeyse yüzde 1,4’üne denk geliyor. Kısacası küçük değişiklikler çok daha büyük etkiler sunabilir” ifadelerini kullandı.

Alsense® teknolojisi ile 7/24 izleme imkanı

Danfoss’un gıda endüstrisi için kullandığı IoT bulut çözümü olan Alsense® teknolojisi ve diğer gelişmiş çözümler hakkında da bilgiler veren Sertan Genç, “Alsense® teknolojisi ile soğutma ünitelerinin 7/24 izlenmesine olanak tanıyor, saha ekiplerinin hata oranını en aza indirmesine, enerji ve operasyonel verimliliğini artırmasına ve bakım ile teknik ziyaret ihtiyaçlarını azaltmasına yardımcı olacak anlık performans verilerinin elde edilmesine destek sağlıyoruz. Projemiz, karbondan arındırma konusunda bütüncül bir yaklaşıma sahip. Sadece bileşenlerimizin verimliliğini artırma yöntemlerini değil, aynı zamanda bunların sistemin tamamı üzerindeki genel verimliliğini ve performansını nasıl iyileştirebileceğini gösteriyor. Danfoss kontrol cihazı, ısı değiştirici ve genleşme vanaları, bu olağanüstü sonuçları elde etmek için birlikte çalışıyor. Dolayısıyla bileşenlerimizin kullanımı performansı artırabilir ve en son enerji verimliliği gereksinimlerine uygunluğu sağlarken nihai kullanıcı müşterilere en iyi deneyimi sunabiliriz” diye konuştu.

Karbon ayak izini azaltmak için üç temel adım

Son olarak karbon ayak izin azaltmak için dikkat edilmesi gereken hususları özetleyen Genç, “Bu konuda yapılması gereken ilk üç adım; optimal hassasiyet için gelişmiş bir soğutma kontrol cihazı seçilmesi, etkili bir superheat kontrolü için kılcal boruları termostatik valf ile değiştirilmesi ve sisteme Danfoss Mikro Kanallı Isı Eşanjörünü dahil ederek enerji tüketiminde önemli ölçüde verimlilik sağlanmasıdır” diyerek sözlerini noktaladı.

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sektörel

“Küllerinden Doğ Projesi” sektörde fark yaratıyor!


Yeniköy Kemerköy Enerji, 16–17 Ekim 2025’te İstanbul’da düzenlenen Slag & AshTrade Europe 2025 konferansında, döngüsel ekonomi temelli Küllerinden Doğ projesiyle yer aldı. Projenin enerji sektöründe döngüsel ekonominin iyi bir örneği olduğunu vurgulayan Genel Müdür Yardımcısı Burak Işık, “Enerjide sürdürülebilirlik, yalnızca üretimi devam ettirmek değil, aynı zamanda kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomiyi merkeze alarak ekosistemle uyumlu bir denge kurmak anlamına geliyor” dedi.

GMI Global tarafından düzenlenen Slag & AshTrade Europe 2025; enerji, çimento, inşaat ve geri dönüşüm sektörlerinden temsilcileri İstanbul’da bir araya getirdi. Uçucu kül, cüruf ve alçıtaşı gibi yan ürünlerin yeniden kullanımına odaklanan ve çok sayıda uluslararası katılımcının da bulunduğu konferansta, Yeniköy Kemerköy Enerji’nin döngüsellik ilkesini esas alan, Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 12 – Sorumlu Üretim ve Tüketim kapsamında hayata geçirdiği “Küllerinden Doğ” projesi uluslararası düzeye taşındı.

Enerjinin küllerinden doğan bir gelecek

“Enerjide sürdürülebilirlik, yalnızca üretimi devam ettirmek değil, aynı zamanda kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomiyi merkeze alarak ekosistemle uyumlu bir denge kurmak anlamına geliyor” diyen Yeniköy Kemerköy Genel Müdür Yardımcısı Burak Işık, konferanstaki sunumunda, “Küllerinden Doğ” projesini katılımcılara aktardı. Işık, “Projemiz döngüsellik ve sürdürülebilirlik açısından iyi bir uygulama özelliği taşıyor. Odaklandığımız altı Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’ndan (SKA) biri olan, SKA 12 Sorumlu Üretim ve Tüketim kapsamında, atığı başka bir sektöre girdiye dönüştürürken, üretimin her aşamasında kaynakları verimli kullanmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilir bir büyümeye hizmet ederken, kalkınma sürecini de katkı verecek örnek bir proje ortaya koyuyoruz. Termik santrallerimizde elektrik üretimi sırasında ortaya çıkan uçucu kül, cüruf ve alçıtaşı, geleneksel olarak depolama sahalarına gönderilmek yerine artık çimento ve hazır beton sektöründe alternatif hammadde olarak değerlendiriliyor. Bu sayede hem atık miktarı azalıyor hem de farklı üretim süreçlerinde kaynak kullanımı en aza indiriliyor” dedi.

Küllerinden Doğ: Atıktan kaynağa uzanan yolculuk

Projeyle üretimin etkileri azaltırken kaynak verimliliğine odaklandıklarına dikkat çeken Işık, “Enerji üretimi gerçekleştirirken döngüsel ekonomiye destek oluyoruz.  Her adımda etkimizi azaltmayı, ekonomik sürdürülebilirliği ve toplumsal faydayı birlikte düşünüyoruz. Küllerinden Doğ Projesi, bu vizyonun somut bir sonucu. Projeyle depolama sahalarına gönderilen atık miktarını düşürüp yerli sanayiye hammadde veriyoruz daha az kaynağın tüketilmesiyle sürdürülebilir bir endüstriye destek oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Proje, “Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”nın “Sorumlu Üretim ve Tüketim” maddesine doğrudan katkı sağlarken, enerji sektöründe döngüsel ekonominin güçlü bir uygulamağa örneği olarak öne çıkıyor. Proje kapsamında yürütülen çalışmalarla EN 13139:2002 Fabrika Üretim Kontrol Uygunluk Sertifikası alınarak süreç uluslararası standartlara taşındı. Bakanlık onaylarının tamamlanmasıyla birlikte Yeniköy Kemerköy Enerji, uçucu külü lisanslı alıcılara satışa sunarak hem çevresel hem de ekonomik değer yarattı.

Sürdürülebilirlikte bütünsel yaklaşım meyvelerini veriyor

Yeniköy Kemerköy Enerji olarak, yürütülen tüm çalışmaların yalnızca enerji üretiminde değil, kurum kültürüne, kalkınmaya ve bölgedeki bütün paydaşlara değer yaratmaya odaklı olduğunu belirten Işık, “İSO 500 listesinde yer aldık, Muğla’nın en büyük üçüncü sanayi kuruluşu olduk. Türkiye’de KALDER tarafından verilen EFQM Sürdürülebilir Performans Ödülü ile mükemmellik yolculuğumuzu bir üst seviyeye taşıdık ve enerji üretim sektöründe dört yıldız yetkinlik belgesi almaya hak kazanan ilk şirket olduk. Geçtiğimiz ay Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından düzenlenen, Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde finalist olarak gösterilmek, sadece bizim için değil tüm ekosistemimiz için motivasyon kaynağı oldu” dedi.

Continue Reading

Sektörel

EPDK, Talep Tarafı Katılım Formülünü Güncelledi


Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), talep tarafı katılımı hizmeti kapsamında temel tüketim değerinden sapma tutarına ilişkin formülü revize etti.

EPDK’nin, Talep Tarafı Katılımı Hizmeti Kapsamında Temel Tüketim Değerinden Sapma Tutarının Belirlenmesine İlişkin Usul Ve Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Usul Ve Esaslar’ı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre, mayısta yayımlanan sapma tutarının belirlenmesine ilişkin formülde geçen “0,4” ibaresi “0,08” olarak, “0,2” ibaresi ise “0,04” olarak değiştirildi.

Continue Reading

Sektörel

Türkiye ve BAE’den 1 Milyar Dolarlık Enerji Anlaşması


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan BayraktarBirleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yürütülen 1 milyar dolarlık yenilenebilir enerji yatırımı için çalışmaların son aşamaya geldiğini açıkladı.

Bakan Bayraktar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, BAE merkezli enerji şirketi Masdar’ın CEO’su Mohamed Jameel Al Ramahi ve beraberindeki heyeti bakanlıkta ağırladıklarını belirtti. Görüşmede, Niğde Bor’da kurulacak 1100 megavat depolamalı güneş enerjisi santrali (GES) projesinin detaylarının ele alındığını ifade etti.

“Bu kapsamda, yaklaşık 1 milyar dolarlık 1100 megavatlık depolamalı GES yatırımında son aşamaya geldik.” diyen Bayraktar, BAE ile yürütülen stratejik işbirliğinin yenilenebilir enerji ve teknoloji transferi odağında derinleşeceğini vurguladı.

Güneş, rüzgar ve hidroelektrik yatırımlarında ortak vizyon

Bayraktar, güneş enerjisi, kara ve deniz üstü rüzgar enerjisi projeleripompaj depolamalı hidroelektrik ve HVDC (yüksek gerilim doğru akım) iletim hatları gibi alanlarda da işbirliği fırsatlarını değerlendirdiklerini söyledi.

Bakan, “BAE ile özellikle yenilenebilir enerji projeleri odağında stratejik işbirliğimizi hükümetler arası mutabakat zaptı ile derinleştirmeyi hedefliyoruz.” diyerek iki ülke arasında uzun vadeli enerji ortaklığının güçlendirileceğini kaydetti.

Bayraktar, yapılan görüşmelerin yalnızca yatırım boyutuyla değil, aynı zamanda teknoloji transferi ve sürdürülebilir enerji altyapısı geliştirme açısından da büyük önem taşıdığını ifade etti.

2053 net sıfır hedefi için stratejik adımlar

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Türkiye’nin 2053 net sıfır karbon hedefi doğrultusunda yenilenebilir enerji yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini belirtti.

“Enerji vizyonumuza güç katacak işbirlikleriyle altyapılarımızı güçlendirerek, 2053 net sıfır hedefimize ulaşmayı ve bölgemizde örnek bir dönüşüm modeli oluşturmayı amaçlıyoruz.”

Bayraktar, Masdar gibi uluslararası enerji şirketleriyle yapılan bu tür ortaklıkların, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini güçlendireceğini, yeşil enerji dönüşümünü hızlandıracağını ve istihdam olanaklarını artıracağını dile getirdi.

BAE ile yapılacak yatırımların, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kurulu gücüne önemli katkı sağlaması ve yerli üretim kapasitesini de desteklemesi bekleniyor.

Continue Reading

En Çok Okunanlar