Connect with us

PETROL

Petrol Ofisi’nden madeni yağda dev yatırım!

Petrol Ofisi Grubu Kocaeli’deki madeni yağ fabrikasının yıllık üretim kapasitesini iki katına çıkarıyor. Yeni yatırımla birlikte Türkiye’nin madeni yağ tüketiminin yarısını sağlayacak lojistik merkezinin açılışı, devlet erkanı ve yerel yönetimin de katılımı ile gerçekleştirildi.

Türkiye madeni yağ pazarının 13 yıldır geleneksel lideri[1] olan Petrol Ofisi Grubu’nun Kocaeli’de bulunan madeni yağ fabrikasının üretim kapasitesini Türkiye’nin madeni yağ tüketiminin yarısını karşılayacak seviyeye çıkaran yeni lojistik merkezinin açılış töreni, T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç ve önde gelen diğer kamu yetkililerin de katılımı ile Petrol Ofisi Grubu CEO’su Mehmet Abbasoğlu ve Petrol Ofisi Grubu Madeni Yağlar Direktörü Sezgin Gürsu ev sahipliğinde gerçekleşti. Kurdele kesiminin ardından misafirler yeni lojistik merkezini ve tesis içerisinde bulunan teknoloji merkezi POTEM ile dev T34 motorin tankını gezerek Petrol Ofisi Grubu’nun üst yönetiminden bilgi aldı.

Yeni tesisin yanı sıra inşası ve kurulumu yapılacak dolum hatları revizyonları, ilave tanklar, yeni dolum hatları ile fabrikanın şu andaki 150 bin tonluk yıllık üretim kapasitesi 230 bin tona çıkarılacak. Dünya çapında sayılı tesislerden biri haline gelecek tesisin üretim kapasitesi Türkiye tüketiminin yarısını karşılayacak. Tesis sayesinde 40 milyon tonluk global madeni yağ pazarında 4 kıtada 33 ülkeye yaptığı ihracat ile ülkemize yılda ortalama 50 milyon dolar ihracat geliri kazandıran Petrol Ofisi Grubu, bu yatırım ile ihracat pazarlarına hizmet verecek ilave kapasiteye de sahip olacak.

2.074 güneş paneli ile çevre dostu tesis

Kapasite artışı ile beraber birim enerji tüketiminde de önemli bir azalma oluşacak. Tesisin elektrik ihtiyacının büyük bir bölümü, son teknoloji güneş enerjisi panellerinden karşılanıyor. Şu an fabrikadaki elektrik üretiminin üçte birini 2.074 adet güneş enerjisi paneli ile karşılayan Petrol Ofisi, ilerleyen safhalarda bu üretimini üçte ikiye çıkarmayı planlıyor. 

Madeni yağ fabrikasında üretilen 400’den fazla ürün, elektrikli araçlar dahil tüm taşıtların her türlü talebine cevap veriyor. Tesiste binek araç motor yağları, motosiklet yağları, ağır ticari araç motor yağları, şanzıman ve diferansiyel yağları, deniz yağları, endüstriyel yağlar, gresler ve diğer özel ürünleri kapsayan geniş bir yelpazede madeni yağ üretimi yapılıyor.

Türkiye’nin ve yakın coğrafyanın alanındaki en kapsamlı teknoloji merkezi

Tesis içinde yer alan ülkemizin ve yakın coğrafyanın alanındaki en kapsamlı teknoloji merkezi Petrol Ofisi Teknoloji Merkezi (POTEM), son teknoloji cihazları ve uzman ekibi ile yılda ortalama 150 bin test gerçekleştiriyor. Uzman Türk mühendisler tarafından uluslararası standartlarda ürün, hizmet ve inovasyonlar geliştirilen merkezde aynı zamanda yurt içi ve yurt dışı akredite test metotları kullanılıyor. POTEM başta kamu kuruluşları olmak üzere aralarında dünya devlerinin de bulunduğu yerli ve yabancı çok sayıda firmaya, Ar-Ge, kalite kontrol ve analiz hizmetleri sunuyor.

T34 Motorin Tankı: Olası bir İstanbul depreminde şehirdeki toplam Petrol Ofisi istasyon satışlarının 4 gününü karşılayacak

Öte yandan Petrol Ofisi Grubu, Türkiye akaryakıt pazarının büyümesine yönelik regülasyonlar çerçevesinde yatırımlarını artırırken ilave kapasite ihtiyacını karşılamak için de tesis içerisinde 42.000 metreküp kapasiteli dev T34 motorin tankını inşa etti. Şirketin güncel kapasitesi böylelikle 263.000 metreküpe ulaştı. Petrol Ofisi Grubu ilerleyen süreçte toplam tank depolama kapasitesini 400.000 metreküpün üstüne çıkaracak. T34 tankı ile birlikte olası bir İstanbul depreminde şehirdeki toplam Petrol Ofisi istasyon satışlarının 4 günü karşılanacak. Tank yatırımı motorin ithalatının azaltılmasında da sektöre öncülük edecek.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Petrol Ofisi Grubu CEO’su Mehmet Abbasoğlu, “Kapasitesini iki katına çıkardığımız bu entegre dev merkez 4 kıtaya ihracat yapan, Türk mühendisliğini dünyaya taşıyan ve ülkemizin enerji bağımsızlığı stratejisinde önemli rol oynayan bir teknoloji üssü konumunda. Toplam elektrik ihtiyacının yüzde 30’unu güneş enerjisiyle elde ettiğimiz bu dev tesis, olası bir İstanbul depreminde şehirdeki istasyon satışlarımızın dört gününü karşılayacak ve motorin ithalatının azalmasında önemli rol oynayacağına inandığımız büyük bir motorin tank parkını içinde barındırıyor. Tamamen dijital bir ekosistem üzerine kurulu merkezimiz yakın coğrafyanın en kapsamlı ve yenilikçi madeni yağ teknoloji üssü POTEM ile uluslararası çalışmalarda referans gösterilen işlere imza atıyor. Petrol Ofisi Grubu olarak ekonomimizin sürdürülebilir büyümesine yönelik yatırımlarımızı Cumhuriyet Yeni Yüzyılında da artırarak sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.

Petrol Ofisi Grubu Madeni Yağlar Direktörü Sezgin Gürsu ise açıklamasında şunları söyledi: “Sanayimizin kalbi Kocaeli bölgesinde yer alan tesisimiz dünyanın en büyüklerinden biri. Türkiye’nin ağır sanayi tesislerinin, büyük alt yapı inşaat projelerinin, yerel yönetimlerimizin ve kamu kuruluşlarının, yollardaki nakliyecilerimizin ve tarladaki çiftçimizin her çeşit madeni yağ ve gres ihtiyacını karşılayabilen ürün portföyünü en son teknoloji ile üretiyor ve kullanıma sunuyoruz. Merkezimiz, dijital ortamda yönetilen 8 bin ton ürün depolama kapasitesi ile geleneksel lojistik operasyonlarında forkliftlerin yol açtığı karbon salımını da yüzde 60 oranında düşürecek. Sadece Türkiye’nin değil yakın coğrafyanın en büyük kapalı alanına sahip olarak inşa edilen bu yatırımımız ülkemizin potansiyeline ve büyümesine olan inancımızın göstergesidir. Petrol Ofisi olarak, bu doğrultuda yatırımlarımıza devam edip, ülkemizin yarınlarına katkı sağlamak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç konuşmasında şunları ifade etti: “Ülkemizde 2022 yılına baktığımızda yaklaşık 500 bin tonluk bir iç tüketim olduğunu görüyoruz. Bunun yanında ihracatın ve yurt dışına gerçekleştirilen markalı üretim hizmetinin de giderek arttığını gözlemliyoruz. 250 milyon dolarlık toplam ithalatın yüzde 60’dan fazlası Almanya, Fransa ve ABD’den yapılırken, buna karşılık 70 milyon dolarlık toplam ihracat gerçekleşmiştir. Bugün, baz yağlardan başlayarak katkı maddeleri dahil madeni yağ üretimimiz artık yurt içi imkanlar ile yapılabilmektedir. Bu başarıda Petrol Ofisi Grubu gibi hem üretim yapan hem de teknoloji geliştiren şirketlerin büyük pay sahibi olduğunu söylemem gerekiyor. Bugün açılışını yaptığımız bu tesisin yüksek kapasitesi ve ileri üretim teknolojisi ile ithalat-ihracat dengesinde ülkemiz lehine önemli bir katkı sağlayacağını biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak bu tesisimiz gibi katma değeri yüksek, ileri teknoloji üretimlerini her zaman destekledik ve bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Yeni yatırımlarda da elimizden gelen desteği vermeyi sürdüreceğiz.”

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PETROL

Petrol üretiminde ‘sürdürülebilir’ model: PCP’lere bir bakış

Yenilenebilir kaynaklara dönüş, hidrokarbon üretiminde enerji tüketiminin azaltılması ve maliyetlerin düşürülmesini esas alıyor. Petrol sektöründe PCP’ler konvansiyonel SRP’ye kıyasla ‘sürdürülebilir’ bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Enerji tüketimi ve “sürdürülebilirlik” sadece rüzgar, güneş, jeotermal, hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yapılan üretimde değil, petrol ve doğal gaz başta olmak üzere hidrokarbonların üretiminde de tartışılan bir başlık haline geldi. Hidrokarbon üretimi ve satışından elde edilen gelirlerle ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarını finanse ediyor oluşu, yani bir tür “sürdürülebilir” ve yeşil bir enerji ekosistemi için geçici bir süreliğine de olsa petrol ve doğal gazın kullanılması, bu üretim faaliyetine yapılan masrafların azaltılmasını zorunluluk haline getiriyor.

Bu kapsamda petrol üretiminde çok uzun yıllardan beri tüm dünyada yaygın olarak kullanılan, konvansiyonel sucker rod pump’ların (SRP) yerini bu kapsamda 1990’larda geliştirilen progressing cavity pump’lar (PCP) almaya başladığı görülüyor. Petrolü yüzeye çıkarmak için SRP’lerde olduğu gibi “yukarı-aşağı pompalama” ve “çekiş” hareketi yerine düşük sürtünmeli ve kesintisiz “dönme” hareketini kullanan PCP’lerin yüzde 20 ila 50 arasında daha az enerji tüketmesi, sektörün önemli üreticilerini bu ekipmanlara sahip olmak için harekete geçiriyor.

SRP’lerin enerji maliyetini artıran “yukarı-aşağı pompalama” ve “çekiş” hareketlerinde her pompa vuruşu sırasında harcanan enerjinin, daha derin sondajlarda katlanarak artması, ek olarak coğrafi şartlara bağlı olan sıvı viskozitesinin yüksek olduğu kuyularda çalışırken zorlanması, maliyetleri de aynı ölçüde artırırken PCP’ler ise tüm bu başlıklarda oldukça başarılı bir performans gösteriyor.

PCP’LER NASIL ÇALIŞIYOR?

PCP’ler öncelikle yüzeyde yer alan ve sistemin aklını oluşturan bir “drivehead”, “stator” adlı elostomerik bir malzemeden yapılmış, sabit bir parçadan ve bunun içerisinde dönen “rotor” adı verilen metal bir parçadan ve tahrik mekanizmasından oluşuyor. Bu “rotor”, “stator” içinde her dönüşüyle petrolü yukarı itiyor. PCP’lerin SRP’lerde olduğu gibi bir pompa vuruşuna sahip olmaması, ağır petrol, bitümlü sıvılar, kumlu formasyonlar, su ve petrol karışımları gibi viskozitesi yüksek kuyularda ona belirgin bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, SRP’ler daha yüksek hızda çalışarak geniş bir üretim kapasitesine çıkabilirken PCP’ler düşük akış hızında daha etkili çalışıyor ki bu da maliyeti düşüren önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Maliyeti düşüren bir diğer unsur ise yatırımcılar açısından üretimin kesintisiz sürdürülebilmesi açısından elzem olan yedek parça ve bakım maliyetleri. PCP’ler her ne kadar çok daha yüksek bir teknolojiye sahip olduğundan daha pahalı bir kurulum maliyeti gerektirse de, daha az mekanik parçaya sahip olması bakım ve işçilik açısından onu daha az maliyetli kılıyor. Ayrıca SRP’lerin özellikle kumlu formasyonlarda sık sık arıza yapması, karmaşık ve eski mekanik parçalara sahip olması, planlanmayan bakım faaliyetlerini artırırken PCP’lerin bu tür arızalara dayanıklı olduğu belirtiliyor.

Ek olarak, SRP’ler yüksek hızda, miktar olarak fazla petrol bulunan kuyularda çalıştırılabilirken PCP’ler kısa vadeli projelerde, miktar olarak az petrol bulunan kuyularda, daha düşük bir hızda, stabil bir şekilde de çalıştırılabiliyor. Bu, özellikle Türkiye gibi bazen küçük olmakla birlikte yeni petrol rezervleri keşfeden ülkeler için önemli bir avantaj olarak görülüyor.

PCP’LER NEREDE ÜRETİLİYOR?

Kanada ve ABD, PCP üretimi ve bu teknolojinin geliştirilmesinde başta gelen iki ülke olarak öne çıkıyor. Bunun sebebi her iki ülkede de ağır petrol rezervleri bulunması. Örneğin bitümlü sıvılar ve kumlu formasyonlarıyla dikkat çeken Kanada’nın Alberta eyaletinde yer alan Athabasca Petrol Sahası, PCP’lerin aktif olarak kullanıldığı yerlerin başında geliyor. Bunun yanı sıra Avustralya ve Venezüella, Kolombiya gibi bazı Güney Amerika ülkeleri de özellikle vizkozitesi yüksek petrol üretiminde kullanmak üzere PCP teknolojisini aktif olarak üretiyor. Çin de PCP üreticileri arasında yer alıyor ve bunları özellikle ülkenin yerel, daha zorlu petrol sahalarında kullanıyor.

Tahmin edilenin aksine “petrol cenneti” olarak bilinen Orta Doğu’da daha düşük vizkoziteye sahip petrol yatakları bulunduğundan PCP’ler çok kullanılmıyor. Bununla birlikte biraz kuzeye, Karadeniz havzasına doğru çıkıldığında PCP’lerin yoğun olarak kullanıldığı biliniyor. Petrol endüstrisindeki tarihsel birikimiyle Romanya bu teknolojinin üretiminde başı çekiyor. Rusya, Gürcistan ve kısmen Türkiye de PCP’lerin kullanıldığı ülkeler arasında yer alıyor.

Kaynak: Deniz Yaşayan / İstanbul  – Petroturk.com

Continue Reading

PETROL

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Somali görevine çıkan Oruç Reis hakkında açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin artık bir markası hâline dönüşen TEKNOFEST’in dokuzuncusunu Adana’da gerçekleştirdik. Bir gençlik destanı olarak gördüğümüz TEKNOFEST’in 2018 yılından beri dalga dalga büyümesi gurur vesilesidir. 14 farklı kategoride 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık, hamdolsun bu sene 50 farklı kategoride 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacıyla ulaştık. Çoğu genç 1 milyon 100 bin kişinin ziyaret ettiği TEKNOFEST Adana ülkemizin geleceğine dair umutlarımızı tekrar güçlendirmiştir. Türkiye’yi savunma ve ileri teknolojilerde hak ettiği yere getirene kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz” dedi.

“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ, DÖRT ÜLKESİ ARASINDA YER ALIYORUZ” 

Türkiye’nin savunma sanayisinde yürüttüğü projelere yönelik açıklamalarda bulunan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Savunma sanayiinde muhatap olduğumuz gizli-açık pek çok ambargoya rağmen nereden nereye geldiğimizi aziz milletimiz çok iyi biliyor. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç dört ülkesi arasında yer alıyoruz. İHA ve SİHA satış sayısında ise zirvede Türkiye olarak biz varız. Geçen yıl bu alanda dünya genelinde satışların yüzde 65’i Türk savunma sanayi şirketleri tarafından gerçekleştirildi. 2023 yılında savunma ihracatımız 5,6 milyar dolar rakamını yakaladı. Türkiye’nin savunma ve havacılık ürünleri ihracat gelirleri Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 12,2 arttı. Böylece ihracatımız yıllık bazda yüzde 10,4’lük yükselişle 6 milyar doları geçti. 2024 yılında 178 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir rekora imza attık. Savunma sanayimizi seferberlik ruhuyla desteklemeyi sürdüreceğiz. Millî teknoloji hamlemiz ile inşallah çok daha iyi yerlere geleceğiz.

Şunun bir kez daha bilinmesini isterim: 21.yüzyılı Türkiye yüzyılı yapma hedefine kilitlendiğimiz bir süreçte inovasyon ve ileri teknolojide yakalayacağımız başarı vazgeçilmezdir. Bunun için her şeyden önce dünyadaki gelişmeleri doğru okuyacak, çığır açmış teknolojilerin kuluçka dönemlerini çok iyi analiz edecek ve bugünü kurtarmayı kâfi görmeyerek yarınları doğru planlayacağız. 2024-2025 akademik yıl açılışında diğer hususlarla birlikte özellikle bilimsel araştırmalarda üniversitelerimizden beklentilerimizi vurguladık. Yeni akademik yılın öğrencisi, hocası, öğretim görevlisi ve çalışanıyla tüm üniversite camiamız için hayırlı olmasını diliyorum.”

“ORUÇ REİS, SOMALİ’DE 3 SAHADA SİSMİK FAALİYET İCRA EDECEK”

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Somali Federal Cumhuriyeti Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı arasında mart ayında imzalanan ‘Somali Kara ve Açık Deniz Blokları Alanında Mutabakat Zaptı’ kapsamında Somali görevine çıkan sismik araştırma gemisi Oruç Reis ile ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, “5 Ekim Cumartesi günü sismik araştırma gemimiz Oruç Reis’i İstanbul Boğazı’ndan Somali’ye yolcu ettik. Mavi vatanda çok sayıda sismik faaliyet yürüten Oruç Reis, aynı görevi Somali denizlerindeki her biri yaklaşık beşer bin kilometrekarelik alanı temsil eden üç ruhsat sahasında sismik faaliyet icra edecek” dedi.

AA

Continue Reading

PETROL

Brent petrol 77,82 dolar seviyesinde

Cuma günü 79,06 dolara kadar yükselen Brent petrolün varil fiyatı, günü 77,88 dolar seviyesinde tamamladı. Brent petrolün varil fiyatı, saat 10.01 itibarıyla kapanışa göre yüzde 0,08 azalarak 77,82 dolar oldu. Aynı dakikalarda Batı Texas türü (WTI) ham petrolün varili 74 dolardan alıcı buldu.

Geçen hafta, Orta Doğu’da artan gerilimle yükselen petrol fiyatları, ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklamalarının ardından yeni haftanın ilk işlem gününde düşüş eğilimine girdi.

Biden, cuma günü, İsrail’in İran’a nasıl karşılık vereceğiyle ilgili sorulara, “İsrailliler (İran’a) saldırı anlamında ne yapacaklarına henüz karar vermediler, görüşmeler sürüyor. Eğer onların yerinde olsam petrol sahalarından farklı alternatifleri düşünürdüm.” yanıtını verdi.

Avustralya ve Yeni Zelanda Bankacılık Grubu (ANZ) Kıdemli Emtia Stratejisti Daniel Hynes, olası bir saldırının arz üzerindeki etkisine ilişkin değerlendirmesinde, “İran’ın petrol tesislerine doğrudan bir saldırıyı İsrail’in seçenekleri arasında en az olası yanıt olarak görüyoruz. Böyle bir hamle uluslararası ortaklarını kızdırırken, İran’ın petrol gelirinin kesintiye uğraması muhtemelen kaybedecek çok az şeyi kalmasına neden olacak ve potansiyel olarak daha şiddetli bir tepkiye yol açacaktır.” ifadelerini kullandı.

Talep tarafında ise ABD’de geçen hafta açıklanan istihdam verilerinin ardından ülkede ekonominin “yumuşak iniş” yapabileceğine yönelik beklentiler etkili oldu.

Ülkede, beklentilerden iyi gelen istihdam verilerinin ekonominin iyiye gittiğini ortaya koyması, dünyanın en çok petrol tüketen ülkesinde petrol talebine ilişkin iyimserliğin artmasını sağladı.

Brent petrolde teknik olarak 78,07 ile 78,87 dolar aralığının direnç, 77,27 ile 76,47 dolar aralığının ise destek bölgesi olarak izlenebileceği belirtiliyor.

Continue Reading

En Çok Okunanlar