Connect with us

Sektörel

Bakan Bayraktar : “OVP ile enflasyon baskısını azaltmayı hedefliyoruz”


AAtölye’de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmeler yaptı.

Bayraktar, doğal gaz ve elektriğin vatandaşın en temel ihtiyaçları olduğunu belirterek, “Doğal gazı bütün Türkiye’ye, hane halkına götürme hedefimiz var. Şu anda 81 ilimizde doğal gaz var. Bu artık bir zaruret. Evde, işte ve sanayide kullandığımız önemli bir yakıt. Bunu büyük oranda ithal ediyoruz.” diye konuştu.

Karadeniz’de doğal gaz keşfine kadar doğal gazın neredeyse tamamının ithal edildiğini anımsatan Bayraktar, fiyatların uluslararası gelişmelerden fazlasıyla etkilendiğini ve kırılgan olduğunu vurguladı.

Bayraktar, salgın döneminden bu yana doğal gaz ve elektrikte hane halkı ve ticarethanelerin devlet tarafından desteklediğinin altını çizerek, şöyle devam etti:

“Elektrik ve doğal gazda Hazine üzerinden çok ciddi desteğimiz var. 1000 liralık gaz ve elektrik faturasının yüzde 60’ı halen devletimiz tarafından karşılanıyor. Bütçe imkanları mertebesinde bu desteklere devam edeceğiz. Vatandaşımızın dünyada gelişen, artan fiyatlara karşı korumaya devam edeceğiz. Bunu yaparken destek mekanizmasını daha etkin kullanmamız gerekiyor. OVP içinde de desteklerin etkinleştirilmesi başlığı altında var. Her birimizin evinde kullandığımız elektrik ve gazda bu destek var. Gelir grubu yüksek, gerçek maliyete katlanabilecek tüketicilere maliyetine göre, maliyet esaslı yansıtmak daha doğru diye düşünüyoruz. Gerçekten ihtiyaç sahibi, daha dar gelirli vatandaşlarımızı, emeklilerimizi bu destekten istifade ettirip bunu karşılayabilecek ve evi çok daha büyük olan, çok fazla elektrik kullanan, elektrikli aracı olan, tüketimi belli oranın üzerinde olan vatandaşların bu desteklerden faydalanmak yerine gerçek maliyetleri karşıladığı bir modeli düşünüyoruz. Bütçe imkanları nispetinde bu destekler devam edecek. Enerji fiyatlarında oluşabilecek değişikliklerin enflasyona etkisini göz ardı etmeden Merkez Bankası ve Hazine ve Maliye Bakanlığımızla eşgüdümle süreci yürüyoruz.”

OVP kapsamında öncelikli unsurlardan birinin cari açık ve enflasyonla mücadele olduğunu belirten Bakan Bayraktar, “Bunları düşürmekle alakalı çok önemli hedeflerimiz var. Enerji ithalatını düşürecek, cari açık ve enerji maliyetlerini düşürerek enflasyon üstündeki baskıları azaltmakla alakalı bu programda doğrudan yer alıyoruz” dedi.

Yeni doğal gaz platformu 2026’da üretime başlayacak

Bayraktar, Türkiye’nin enerji ithalat faturasını düşürme hedefi kapsamında kendi kaynaklarını artırmaya yönelik faaliyetler yürüttüğünü anımsatarak, Karadeniz’de Sakarya Gaz Sahası’nda arama çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.

Sakarya Gaz Sahası’nda 2,6 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını karşılayacak 6 milyon metreküpün üzerinde üretim seviyesine ulaşıldığını aktaran Bayraktar, Sakarya Gaz Sahası dışında da günlük yaklaşık 1,5 milyon metreküplük üretim olduğunu dile getirdi.

Bayraktar, Türkiye’de 20 milyon hane olduğunu, Karadeniz’deki üretim sayesinde hane halkının yüzde 12-13’lük kısmının ihtiyacının yerel üretimle karşılandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Hedefimiz ilk fazdaki 10 milyon metreküp hedefine ulaşmak. Eylül sonunda 7 milyon metreküpün üzerine çıkacağız ama ilk hedefimiz olan 10 milyon metreküpe de 2025’in ilk çeyreğinde ulaşmış olacağız. Bununla beraber yaklaşık 4 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını artık kendi gazımızdan karşılamış hale geleceğiz. İkinci faz ve üçüncü faz çalışmalarımız devam ediyor. Dolayısıyla bu üretimi de hızlı bir şekilde arttırmamız lazım.”

Sakarya Gaz Sahası’nda kullanılacak doğal gaz platformunun Singapur’da modernizasyon çalışmalarının tamamlandığını ifade eden Bayraktar, “Yeni yüzer doğal gaz platformu 26-27 Eylül gibi Türkiye’ye gelecek. Şu an Akdeniz’de seyir halinde. Onunla biz üretimi iki katına çıkarmayı hedefliyoruz.” ifadesini kullandı.

Bayraktar, yerli tersanelerde geminin aktivasyon işlemlerinin yürütüleceğini, devreye alındığında platformun üretim üssü haline geleceğini ve 20 yıl sahada kalacağını anlatarak, “Çanakkale’deki bir limanda bazı işlemler yapılacak, birkaç ay orada kalacak. Ondan sonra da Filyos’a gelip son hazırlıklarını yapacak. 2026’nın ortasında bu üretim üssündeki platformu Sakarya Gaz Sahası’na gönderip üretime başlayacağız” diye konuştu.

Söz konusu çalışmalar kapsamında 2025’in ilk çeyreğinde günlük 10 milyon metreküp üretime ulaşılacağına işaret eden Bayraktar, “Bu, 4 milyon hane demek. Bu üretim üssünü kurduğumuz zaman bir 10 milyon daha buradan gelecek. Dolayısıyla biz 2026’nın ortasında günlük 20 milyon metreküp üretime çıkacağız. Dolayısıyla 8 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını kendi gazımızla Sakarya’dan karşılamış olacağız” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Bayraktar, Rusya’nın Ukrayna üzerinden Avrupa’ya gönderdiği doğal gaza ilişkin kontratın yakın dönemde biteceğini anımsatarak, Rusya’nın gaz tedarikinde 3 temel rotanın olduğunu dile getirdi.

Kuzey Akım’ın Almanya’ya ve Almanya üzerinden Avrupa’ya doğal gaz ilettiğini anlatan Bayraktar, Kuzey Akım Boru Hattı’nın meydana gelen patlama sonrası devre dışı kaldığını, Ukrayna üzerinden yürütülen tedarikin de 30 Aralık’ta sona ereceğini söyledi.

Bayraktar, 2020’de devreye alınan TürkAkım Boru Hattı üzerinden Türkiye’ye, ikinci boru hattıyla da Türkiye üzerinden Bulgaristan’a ve Avrupa’ya gaz iletildiğini belirterek, Ukrayna ile anlaşmanın sonlandırılması durumunda Avrupa’ya tek hat üzerinden gaz gönderilebileceğini ve arz güvenliği açısından ciddi sıkıntı oluşabileceğini vurguladı.

Bu durumun Avrupa’daki gaz fiyatlarını artırabileceğine değinen Bayraktar, “Biz mümkün olduğu kadar farklı kaynaklardan gazı ülkemize alarak, çeşitlendirerek, tedarik portföyümüzü genişleterek kendi arz güvenliğimizi sağlarken bir taraftan da ilave oluşabilecek kapasiteyi Avrupa’ya sevk etmeyle alakalı çalışıyoruz. Buna başladık. Birkaç ülkeye ihracat yapmaya başladık. Türkiye’den doğal gaz satıyoruz. Onun dışında Macaristan, Romanya, Bulgaristan’a gaz tedariki sağlıyoruz.”

Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi ay sonunda Somali’ye gidecek

Bayraktar, Somali’de denizlerdeki 3 sahada Türkiye Petrolleri’nin ruhsatı olduğuna dikkati çekerek, sahaların her birinin 5 bin kilometrekare olduğunu kaydetti.

Somali’de toplamda 15 bin kilometrekarelik deniz yetki alanında arama ruhsatı olduğunun altını çizen Bayraktar, “Bu kapsamda da aramanın en önemli adımlarından biri sismik faaliyet. Dolayısıyla biz bunun için Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimizi inşallah bu ay sonunda veya ekim ayının başında Somali’ye gönderiyoruz. Netleşmiş tarihler var ama deniz durumuna göre Deniz Kuvvetlerimizle beraber gemimiz oraya gidecek ve bugüne kadar orada hiç yapılmamış 3 boyutlu sismik çalışmayı yapacak” diye konuştu.

Bayraktar, Somali’de petrol emareli blokların ağırlıklı olduğu bilgisini paylaşarak, “Elbette ki sismik çalışmalar bitmeden, analiz yapılıp sondaj yapılmadan bir keşiften bahsetmek söz konusu olmaz. Şu andaki ilk verilerle Somali offshore’unda petrol emareli bir arama faaliyetine başlıyoruz. Ekim içinde, ekim bitmeden Oruç Reis oraya varır ve bu çalışmalara o bölgede başlar. Birkaç ay sonra oradan daha net ‘burada şu sondajı yapmamız lazım şu derinlikte’ değerlendirmesiyle sonraki aşamaya geçebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

Somali’deki olası keşif durumunda bölgedeki petrolün Somali devletiyle “üretim paylaşım anlaşması” kapsamında paylaşılacağını ifade eden Bayraktar, “Onların alması gereken devlet haklarını verdikten sonra yeter ki petrolünüz olsun dünyanın her yerinde satabilirsiniz. Ülkemizdeki rafinerilere getirebiliriz. Dolayısıyla hızlıca ticarileşmesi ve ekonomiye kazandırılması mümkün olacaktır. Libya’nın da bize offshore’unda sismiklerimizle çalışmamız noktasında bir önerisi, teklifi var. Doğrusu biz de buna sıcak bakıyoruz” dedi.

Yeni üretim gemisi 20 yıl Sakarya Gaz Sahası’nda olacak

Bayraktar, Türkiye’nin yeni doğal gaz üretim gemisine de değinerek, bu geminin keşif ve sondaj değil üretimle alakalı olduğunu belirtti.

Söz konusu geminin 20 yıl boyunca Sakarya Gaz Sahası’nda sabit bir noktada durarak üretim yapacağını aktaran Bayraktar, “Bütün bu coğrafyalardaki faaliyetler için elbette ki ilave gemilere ihtiyaç olabilir. Çünkü dediğim gibi şu andaki 4 gemimiz Karadeniz’de çok ciddi şekilde üretimi artırmakla ilgili çalışıyor. Bunları belli bir planlama dahilinde yani Oruç Reis’in mesela Karadeniz’deki görevi bitti, oradaki çalışması bitti, şimdi Oruç Reis’i Somali’ye gönderiyoruz. Benzer şekilde Barbaros Hayreddin veya diğer gemilerimizin de böyle farklı dönemlerde görevlendirmelerini yapabiliriz. Yani mümkün olan en uygun şekilde, en optimum şekilde bu gemilerimizi kullanacağız” diye konuştu.

Bakan Bayraktar, Türkiye’nin Shell ile imzaladığı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) anlaşmasına ilişkin şunları kaydetti:

“Aslında bu da temelde enerjideki dışa bağımlılığı, cari açığı düşürmekle alakalı ortaya koyduğumuz bir stratejinin yansıması. O stratejide şu vardı: Bizim tedarik kaynaklarımızı, arz kaynaklarımızı mutlaka çeşitlendirmemiz lazım. Doğal gaz açısından bölgemiz çok zengin. Dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerine sahip komşularımız var. Rusya, İran , Azerbaycan var ve bizim petrol boru hatlarımız var. Bu ülkelerden gaz tedarik ediyoruz ama mutlaka Türkiye’nin artan gaz talebini karşılamak için bunu çeşitlendirmemiz lazım. Onun için adeta bir seferberlik gibi biz Türkiye olarak son 7-8 yılda biliyorsunuz gazlaştırma kapasitemizi çok ciddi bir şekilde artırdık. Yani ne yaptık? Aliağa’da, Dörtyol’da, Saros’ta 3 FSRU gemisiyle ve mevcut karadaki gazlaştırma tesislerimizin de kapasitesini artırmak suretiyle bir dönem sadece 30 milyon, 37 milyon metreküp günlük gazlaştırma yaparken yani sıvılaştırılmış gemilerle LNG’yi alıp onu gaza çevirebilecek kapasiteye sahipken, şu anda bu 160 milyon metreküpe çıktı. Bu şu demek; Türkiye, ihtiyacı olan gazın en az yarısını rahatlıkla sıvı olarak, gemilerle LNG olarak alabilir. Bu çok büyük bir çeşitlendirme ve bir yenilik. Dolayısıyla Shell anlaşması bu anlamda önemli.”

Türkiye’nin sadece İran, Azerbaycan ve Rusya’dan değil 10’un üzerinde ülkeden doğal gaz aldığını dile getiren Bayraktar, Mısır, Nijerya, Katar ve ABD gibi birçok ülkeden doğal gaz alındığını belirtti.

Bayraktar, Türkiye’nin doğal gaz depolama kapasitesinin halihazırda 5,8 milyar metreküp olduğunu kaydederek, 2028’de ülke ihtiyacının en az yüzde 20’sine denk gelen 12 milyar metreküplük depolama kapasitesinin hedeflendiğini aktardı.

Türkiye’nin fazla doğal gazı ihracatla alakalı alternatiflere de sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Hem Bulgaristan hem Yunanistan üzerinden çok yakın bir zamanda Meclis’imizde bir değişiklikle Türkiye’nin gazı tekrar sıvılaştırarak satabileceği bir düzenlemeyi de yaptık. Bunun da önü kanun ile açılmış durumda. Dolayısıyla özellikle bizim bu Bulgaristan hattı üzerinden Avrupa’ya şimdilik 3,5 milyar metreküp ama yapılacak çalışmalarla yaklaşık 7,5 milyar metreküplük bir ihracat yapma kapasitemiz söz konusu olacak” dedi.

Bayraktar, Türkiye’nin Shell ile yaptığı anlaşma kapsamında ihtiyacı olmaması durumunda söz konusu LNG kargosunu başka ülkelere ihraç edebileceğini sözlerine ekledi.

Irak ile enerji diplomasisi

Türkiye’nin enerji diplomasisi trafiğini de anımsatan Bayraktar, Irak ile bu konuda büyük potansiyel olduğuna dikkati çekti.

Bayraktar, şu anda Irak’la 3 sahada ortaklık olduğunu belirterek, söz konusu ülke için bunun “çok küçük” olduğunu ifade etti.

Irak’ın günde yaklaşık 3 milyon varilin üzerinde petrol ihraç ettiğini anlatan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bunun içinde 15 bin varil çok küçük. Türkiye’nin buradan daha büyük pay alması lazım. Dolayısıyla petrol ve doğal gaz sahalarında daha etkin, daha yoğun ve daha aktif bir Türkiye olmamız gerekiyor. Onun ötesinde petrol ticaretinde ve taşınmasında Türkiye daha büyük bir role sahip olabilir. Zira bizim Silopi’den Ceyhan’a kadar, yani eski Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattının Türkiye kısmı 650 kilometrelik iki boru hattı ve yaklaşık kapasitesi günlük 1,4 milyon varil. Onun için biz Irak’ta muhataplarımıza, özellikle Cumhurbaşkanımızın son ziyaretinden sonra diyoruz ki ‘Oradaki bu Kalkınma Yolu’nu (Development Road) mutlaka enerji yoluna çevirelim. Bunun yanına, yani bir demir yolu ve otoyolun yanına bir petrol yolu, petrol boru hattı, bir doğal gaz boru hattı, elektrik iletim hatları ile bunu destekleyelim.’ O zaman gerçekten Kalkınma Yolu haline gelir. Sadece petrol için şu örneği vereyim: Petrolün rakamları biraz geri gelmekle birlikte100 dolar olduğu bir senaryoyu düşünün, günlük 1,4-1,5 milyon varil, yıllık yaklaşık 50 milyar dolarlık bir petrol ticaret hacmine tekabül eder. Bu çok önemli bir şey. Irak için çok avantajlı olur çünkü Irak aslında petrolünün neredeyse tamamını Basra üzerinden dünya küresel piyasalarına gönderiyor. Bunun yarısını çeşitlendirerek Ceyhan’a, Ceyhan üzerinden Akdeniz çanağına, farklı coğrafyalara götürme imkanı, alternatifini aslında üretmiş olabilir böyle bir bakış açısı. Bunun önünde hiçbir teknik engel yok, bana göre ticari engel yok. Dolayısıyla burada da ciddi bir siyasi irade ortaya konması lazım.”

Bakan Bayraktar, Türkiye’nin Irak’la elektrik ihracat kapasitesinin 300 megavat olduğunu ve bunun artabileceğini söyledi.

Irak’la tahkim sürecinin hala sürdüğüne işaret eden Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:

“Irak’ta Bağdat’la Erbil arasındaki sıkıntı hala devam ediyor. Zira neredeyse bir yıla yaklaştık. Abu Dabi’de bir uluslararası konferansta ‘Petrol boru hattı artık operasyonel olmaya hazır, çalışabiliriz. Petrol boru hattından petrolü sevk edebiliriz.’ dedik. Bunu dedik ama işte 2 Ekim’e geliyoruz. Henüz bir varil bile petrol akışı söz konusu değil bu hatta. Türkiye olarak biz burada katkı yapmaya hazır olduğumuzu her daim ifade ediyoruz. Orada da yine bir siyasi karar üretmesi gerekiyor tarafların. Biz onlara yardımcı olmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Irak’tan bu Kalkınma Yolu kapsamında oluşabilecek bu yeni petrol boru hattından gelecek petrolün bir kısmı Ceyhan’da rafineri, petrokimya yatırımına, dolayısıyla çok daha büyük bir değer zinciri oluşturabilecek bir şeye dönüşebilir. O zaman işte gerçekten bir Kalkınma Yolu’na dönüşecek bir proje haline gelir diye düşünüyorum.”

Türkiye, petrol üretimini artıracak yeni keşifleri hedefliyor

Bakan Bayraktar, Fatih gemisinin aktivasyon işlemleri bittiğinde 2024 sonlanmadan petrol emareli olduğu düşünülen alanlarda sondaj çalışmalarının başlayacağını ve 2025’te gemilerin müsaitlik durumuna göre Karadeniz’de sondaj faaliyetlerine devam edileceğini söyledi.

Gabar’da 2021’de keşfedilen petrolün ülke için öneminin büyük olduğuna işaret eden Bayraktar, “Biz orada yerinde petrol olarak yaklaşık 1 milyar varillik bir rezerv olduğunu düşünüyoruz. Tabii böyle bir rezerv keşfedince öncelik bunu bir an önce üretime döndürebilmek. Çok kısa bir süre içerisinde çok büyük bir çalışmayla şu anda, bugün itibarıyla 47 bin varilleri bulmuş durumdayız. İnşallah ekimde 50 bini de yani bizim orta hedefimizi de sağlamış olacağız ve günde 50 bin varil sadece Gabar sahasından üretiyor hale geleceğiz” diye konuştu.

Bakan Bayraktar, Türkiye’nin günlük ihtiyacının yaklaşık 1 milyon varil olduğuna ve Milli Enerji ve Maden Politikası ilk ortaya konduğunda Türkiye Petrolleri’nin günde 36 bin varillik üretim yaptığına işaret ederek, şu anda sadece bir sahadan 50 bin varil üretime geçildiğini aktardı.

Gabar sahasında günlük üretimin 100 bin varile çıkabileceğinin öngörüldüğünü ifade eden Bayraktar, şöyle devam etti:

“Orada da hem coğrafya zorlu, yani hepiniz mutlaka görmüşsünüzdür terörün zamanında kol gezdiği, girilemeyen, gidilemeyen yerler. Coğrafya olarak da zorlu yerler. Biz şu ana kadar yaklaşık 500 kilometreye yaklaştık, 500 kilometre yol yaptık dağlarda. Yani oraya o ekibi, ekipmanı ve sondaj kulelerini götürebilmeniz için yola ihtiyacınız var. Önce yol yapıyoruz, lokasyonu hazırlıyoruz. Ondan sonra sondaj kulesini oraya götürüp bu faaliyetleri sürdürüyoruz. Bunlar devam ederken yine benzer şekilde mutlaka biz Van’da örnek verdiğiniz Kör Kandil’de, Hakkari’de keşif amaçlı kuyular da kazıyoruz, sondajını yapıyoruz.”

Bakan Bayraktar, söz konusu bölgelerde çalışmaların devam ettiğinin altını çizerek, “Biz bölgeye çok inanıyoruz. Bu bölgede mutlaka arama faaliyetlerini yoğun bir şekilde devam ettirerek inşallah ilave keşifler, ilave rezervler ve ilave üretimler hedefliyoruz.” diye konuştu.

Türkiye’nin günlük petrol üretiminin 110 bin varile ulaştığını ifade eden Bayraktar, “Yüzde 10’u aştık ama geride koca bir yüzde 85 var. Dolayısıyla mutlaka bizim bunu da sağlayacak şeyler yapmamız lazım. Belki Türkiye’den değil tamamını burada bulma şansımız olmayabilir. Onun için de farklı ülkelerle, farklı projelerle ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz” değerlendirmesini yaptı.

Uluslararası projeler için çalışmalar sürüyor

Bayraktar, son dönemde Suriye, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkelerle yapılan anlaşmalara ilişkin değerlendirmesinde, söz konusu anlaşmaların enerjide dışa bağımlılık, tedariki farklı ülkelerden daha ucuz şartlarda gerçekleştirmek gibi boyutlarının olduğunu ifade ederek, “Kısa bir süre önce Shell ile imzaladığımız ve önümüzdeki hafta Amerika’da imza edeceğimiz yeni bir uzun dönemli LNG anlaşması var. Bunlar işin çeşitlendirme boyutu” dedi.

Öte yandan Türkiye’nin petrol ve doğal gaz ihtiyacının farklı sahalardan karşılamak hedefiyle geliştirilen projeler olduğunu dile getiren Bayraktar, “Türkiye’nin yurtdışında varlıkları var. Örneğin Azerbaycan’da Hazar Denizi’ndeki petrol ve doğal gaz kaynaklarında ortaklığımız var. Azeri-Çırak-Güneşli uzun süredir ortak olduğumuz büyük bir petrol projesi. Şahdeniz projesinde yaklaşık yüzde 20 ortaklık payımız var. Irak, Basra’da üç petrol sahasında ortaklığımız var. Günlük 15 bin varil petrol gelirimiz oradan var” diye konuştu.

Bayraktar, Türkiye’nin günlük bir milyon varil petrol ve petrol eşleniği olarak yaklaşık 800-850 bin varil doğal gaz ihtiyacının bir kısmını bu projelerden karşılanabileceğini belirterek, şunları kaydetti:

“Bu ihtiyacı belki Libya’daki projelerden, şimdi gideceğimiz Somali’deki projelerden, Irak’taki yeni projelerden karşılamayla alakalı yoğun bir çalışma ve diplomasi yürütüyoruz. Bunun yanı sıra ülkemizde özellikle yenilenebilir enerji alanında yatırım yapmak isteyen, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkeleri de Türkiye’de bu projelere yatırımcı olarak davet ediyoruz. Bunlarla ilgili ümit ediyorum yakın bir zamanda daha somut, net imzaları, projeleri ortaya koyacağız.”

Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin son dönemde tekrar normalleştiğini ve üst düzeyde devam ettiğini ifade eden Bayraktar, Mısır’la enerji alanında işbirliği projeleri bulunduğunu anımsattı.

Mısır’la hidrokarbon yani petrol ve doğal gaz alanında bir işbirliği üzerinde çalışıldığının altını çizen Bayraktar, “Mısır’da özellikle denizdeki gaz sahalarına Türkiye’nin ilgi ve alakası var. Onların gaz tedarikinde Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) gemilerimizle ilgili bir proje üzerinde çalışıyoruz” dedi.

Bayraktar, Nijer’de 2020’den beri devam eden bir altın madeni faaliyeti olduğunun bilgisini paylaşarak, “Orada devletimize ait bir şirketimiz var. Nijer’de madencilik alanında da farklı sahalarla ilgili bir anlaşma imzaladık. Petrol ve madenlerle ilgili Nijer’de yakın zamanda daha aktif bir şekilde olmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Nadir toprak elementleri ülke için stratejik önem taşıyor

Bayraktar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinde 30 binin üzerinde çalışanla yoğun bir çalışma yürütüldüğünü belirterek, “Akkuyu dünyanın en büyük nükleer santral şantiyesi. Zira 4 reaktörü aynı anda yapıyoruz, böyle bir örnek dünyada çok fazla yok.” dedi.

Birinci reaktörün inşaatının yüzde 90’ın üzerinde tamamlandığını ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:

“Nükleerin doğası gereği yaşadığımız zorluklar var. Bir de maalesef dışarıdan kaynaklı zorluklar var. Sayın Cumhurbaşkanı’mız da ifade etmişti, Siemens’in henüz depolarında beklettiği teslim etmesi gereken nükleer ada ile ilgili ekipman var. Elektriğin iletimini sağlayan, şant sahasında kullanılan ekipmanlar. İnşaatı yavaşlatma etkisi var maalesef. Birkaç ay geciktirme etkisi olabilecek bir şey. Hiçbir hukuki temeli olmayan herhangi bir uluslararası yaptırım konusu olmayan bir konuda maalesef böyle bir siyasi tutumla alınmış bir karar var. Konu en üst düzeyde dile getirildi.”

Bayraktar söz konusu firmanın bu konuda izahat sağlayamadığının altını çizerek, “Bu konuda firmanın mutlaka bir bedel ödemesi lazım. Özellikle Türkiye piyasasında bu kadar güçlü bir varlığı olan bir firmanın yani burada amaç Rusya’ya yaptırım uygulamaksa bundan etkilenen ciddi anlamda Türkiye de var. Buradan Türkiye zarar görüyor. Türkiye’deki proje zarar görüyor. Bu ekipmanın Türkiye’de kullanılacağına dair her türlü garanti verilmiş durumda. Bunun çok izahı yok” değerlendirmesinde bulundu.

Söz konusu ticaretten elde edilecek gelirlerin Rusya tarafından Ukrayna savaşında kullanılacağına dair iddiaların gündeme geldiğini anımsatan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu proje zaten önümüzdeki belki 10, 15, 20 yılda ancak yatırımını geri döndürerek ondan sonra para kazanması muhtemel bir proje. Dolayısıyla oradan gelen gelirlerin böyle bir şeyle kullanılması çok tutarlı bir iddia değil. Onun ötesinde böyle bir yaklaşımla şunu demek lazım, bugün Rusya’nın ticaret yaptığı birçok ülke var. Batılı ülkeler de var, Doğu’da da ülkeler var. O ülkeler de o zaman Rusya’nın gelir kazanmasına katkı sağlıyorlar. O zaman o ülkelerle de Almanya’nın bütün ticaretini kesmesi lazım. Örneğin Hindistan’la hiç ticari faaliyet yapmaması lazım, böyle bir bakış açısıyla. Dolayısıyla son derece tutarsız bir yaklaşım.”

Bayraktar, söz konusu firmanın hiçbir hukuki sorumluluk taşımadan böyle bir karar aldığının altını çizerek, “Enerji alanında bizim çok uzun yıllardır çalıştığımız firmalardan bir tanesi. Bizim için bundan sonraki işlerle alakalı onların varlığını çok ciddi sorgulamamız gerektiren bir sürece bizi sokmuştur. Bu projede de belki birkaç aylık bir gecikmeye sebebiyet verecek ama alternatifi mevcut. Bu yapımı üstlenmiş olan Rus şirket Rosatom, bu ürünle alakalı alternatif siparişini Çin’e vermiş durumda. Ürün oradan gelecek. Bu vazgeçilmez bir ürün değil. Ama ciddi anlamda gecikmeye sebebiyet verdiği için de bununla alakalı mutlaka bir karşılığı olacaktır” diye konuştu.

“Yenilenebilir enerji kurulumu için gerekli izin süreçleri kolaylaşacak”

Bakan Bayraktar, yenilenebilir enerjinin ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu alanlardan biri olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu konudaki potansiyelinin yüksek olduğunu söyledi.

Yenilenebilir enerjinin arz güvenliğinize katkı sağlayarak ülkenin dışa bağımlılığını azalttığını ve iklim hedeflerine katkı sağladığını ifade eden Bayraktar, “Dolayısıyla her derde deva bir konu açıkçası yenilenebilir enerji” diye konuştu.

Bakan Bayraktar, Türkiye’nin yenilenebilir enerjide önemli atılımlar yaptığının altını çizerek, ülkenin son 15 yılda güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücü anlamında dünyada 11. sıraya ve Avrupa’da 5. sıraya geldiğini ifade ederek, bunun daha üst seviyelere çıkarılması gerektiğini aktardı.

Türkiye’nin deniz üstü rüzgar potansiyelinin de oldukça yüksek olduğunu da sözlerine ekleyen Bayraktar, şöyle devam etti:

“Şu anda gelinen noktada 29 bin megavatın üzerine çıkmış kurulu gücümüz var. Yaklaşık 80 bin megavatlık kapasiteyi biz tahsis etmiş durumdayız. Bunun 30 bin megavatı ağırlıklı sanayicilerimizde. Sanayicilerimiz kendi ihtiyaçları için ihtiyaç duydukları üretimleri buradan yapıp bir kısım fazla elektriği piyasaya satma şanslarına sahip. Dolayısıyla böyle bir süreç söz konusu. Biz hızlı bir şekilde o sanayicilerimizin elindeki bu kapasiteleri hayata geçirmelerini istiyoruz.”

Bakan Bayraktar, izin süreçlerinin 2 yıla ya da 2 yılın altına çekilerek üretilen projelerin daha hızlı bir şekilde elektrik üretimine dönüştürülmesinin hedeflendiğine dikkati çekerek, “İnşallah, yeni dönemde meclis açıldıktan sonra ilk gündeme getirmek istediğimiz konulardan bir tanesi bu yenilenebilirdeki izin süreçlerini kolaylaştırmak, keza madenlerde de öyle.” diye konuştu.

Mevcut kapasite verimi 80 bin megavatın dışında her yıl 2 bin ila 2 bin 500 megavatlık kapasite tahsis ihalesinin yapılmasını hedeflediklerini bildiren Bayraktar, “Uluslararası yatırımcıların da olduğu, bizim yerli teşebbüslerin de olduğu herkes, belli şartları sağlayanlar, belli finansal kabiliyeti olan firmalar, bu yarışmalara girecek ve bu 2 bin, 2 bin 500 megavat kapasiteyi her yıl biz bu şekilde tahsis edeceğiz. Muhtemelen bu ay içerisinde biz 2024’ün YEKA ilanını bu anlamda yaparız, onu hedefliyoruz. Belki bir 2-3 aylık hazırlık sürecinden sonra da ocak ayı içerisinde ilk kapasite tahsis ihalemizi bu anlamda yapmış oluruz.” bilgisini paylaştı.

Bakan Bayraktar, ayrıca bunun ilerleyen süreçte ve 2035’e kadar bir program olarak açıklamak istediklerinin altını çizerek, “Bütün yatırımcılar, Türkiye’ye ekipman fabrikası kurmak isteyen, panel fabrikası kurmak isteyen veya Türkiye’de sadece enerji kısmında yatırımcı olmak isteyen herkes, öngörülebilir bir şekilde önümüzdeki 10 yılı, 12 yılı görmüş olarak bu yatırımlara girebilecek” dedi.

“Nadir toprak elementleri Sakarya Gaz Sahası keşfi kadar değerli ve stratejik”

Bayraktar, nadir toprak elementlerinin çip üretiminde, depolama teknolojilerinde, batarya teknolojilerinde ve güneş enerjisi hücrelerinin yapımında kullanıldığını ve söz konusu kaynakların Sakarya Gaz Sahası keşfi kadar değerli ve stratejik olduğunu vurguladı.

Kritik minerallerin enerji dönüşümünde önemli rolü olduğuna değinen Bayraktar, ham maddenin işlenmesi ve saflaştırılması teknolojisi üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti.

Bakonferansına katılacağım. Madenlerin çıkarılması, saflaştırılması ve işlenmesi ciddi yüksek teknoloji gerektiren bir iş. Çin dahil farklı ülkelerle görüşmeler yapılacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak:  PETROTURK

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sektörel

Elif Yener, Zorlu Enerji CEO’su olarak atandı


Zorlu Grubu bünyesinde 2011 yılından bu yana farklı yönetim kademelerinde sorumluluk üstlenen Yener görevini, son 8 yılı Zorlu Enerji CEO’luğu olmak üzere Zorlu Grubu içinde 25 yıla yakın süre önemli görevler yürüten İbrahim Sinan Ak’tan devralacak. Zorlu Enerji’ye 2014 yılında katılmasının ardından sırasıyla Mali İşler Grup Müdürü ve Mali İşler Direktörü olarak görev alan ve 2019 yılından bu yana Zorlu Enerji Mali İşler Genel Müdürü rolünü başarıyla yürüten Yener, 1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla da Zorlu Enerji’de CEO’luk görevini üstlenecek.

Zorlu Enerji’nin ilk kadın CEO’su Elif Yener oldu

Konuyla ilgili açıklama yapan Zorlu Holding CEO’su Cem Köksal“2000 yılından bu yana yol arkadaşlığı yaptığımız, 8 yıl boyunca CEO’luk görevini üstlendiği Zorlu Enerji’de yaşanan büyük dönüşüme önemli katkılar sunan İbrahim Sinan Ak’a, yenilikçi yaklaşımları ve sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığı için teşekkür ediyor ve bundan sonraki kariyer yolculuğunda başarılar diliyorum.” dedi.

Elif Yener’in bu göreve atanmasının, kendisinin uzun yıllara dayanan güçlü liderliği ve Zorlu Grubu’nun stratejik iş hedeflerinin yanı sıra Grubun çeşitlilik ve kapsayıcılık yaklaşımının, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etme konusundaki kararlılığının da bir yansıması olduğunu ifade eden Köksal, şunları söyledi:

“Elif Yener’i yeni görevinden dolayı kutluyor, öncelikle Zorlu Enerji’nin ilk kadın CEO’su olması sebebiyle bu değişimin Grubumuz için büyük önem taşıdığının altını çizmek istiyorum. Uzun yıllara dayanan deneyime sahip olan  Yener’in, mali işler alanındaki başarılı kariyeri ve liderlik becerileriyle hem şirketimizde hem de enerji sektöründe önemli değişimlerin öncülüğünü üstleneceğine inancım tam. Akıllı Hayat 2030 sürdürülebilirlik stratejimizin ilk günden bu yana liderlerinden biri olan Yener’in stratejik düşünme yeteneği, yenilikçi yaklaşımları ile tüm kadın çalışma arkadaşlarımıza da ilham vereceğine, şirketimizi daha sürdürülebilir ve kapsayıcı bir geleceğe taşıyacağına gönülden inanıyorum. Kendisini tebrik ediyor, bu görev değişikliğinin kendisine ve Grubumuza nice başarılar getirmesini temenni ediyorum. Yener’in görevi devraldığı İbrahim Sinan Ak’a Grubumuza bugüne kadar sunduğu kıymetli katkıları için bir kez daha teşekkürlerimi sunuyor; kendisine sağlık ve başarılarla dolu yeni bir dönem diliyorum.‘’ dedi.

Elif Yener Hakkında

2004 yılında Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Elif Yener, 2004-2010 yılları arasında Denizbank’ta proje finansmanı alanında çalıştı. 2011 yılında ABD’de Columbia Üniversitesi’nde MBA programını tamamlayarak aynı yıl Zorlu Holding bünyesine katıldı.

2012 yılında Strateji ve İş Geliştirme Müdürü olarak atanan Elif Yener, 2014 yılından itibaren Zorlu Enerji Grubu’nda Mali İşler Grup Müdürü ve Mali İşler Direktörü görevlerini üstlendi. Yener, 1 Temmuz 2019 tarihinden bu yana Zorlu Enerji Grubu Mali İşler Genel Müdürü görevini yürütüyordu.

Yener, Entegre Raporlama Türkiye Ağı (ERTA) üyesi olup, UN Global Compact bünyesindeki CFO Koalisyonu tarafından yayımlanan Entegre SKA Yatırımları ve Finansman için CFO İlkeleri’nin imzacısıdır.

Elif Yener evli ve bir kız çocuğu annesidir.

Continue Reading

Sektörel

Eksim Holding “Yeteri Kadar En Doğru Karar” Kampanyasını Tanıttı


Eksim Holding, çağımızın en büyük küresel problemlerinden biri olan israfla mücadele kapsamında hayata geçirdiği ‘Yeteri Kadar En Doğru Karar’ kampanyasının detaylarını kamuoyuyla paylaştı. Konuyla ilgili konuşan Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebubekir Tivnikli, “Gerçekleştirdiğimiz yatırımların ticari getirisi yanında, toplumun refahı ve çevrenin menfaatine olup olmadığını da her zaman sorguluyoruz. ‘Yeteri Kadar’ hayata baktığımız perspektifi, çalışma şekillerimizi ve gelecek vizyonumuzu yeniden düşünmeye çağıran bir davet niteliği taşıyor” dedi.

Ülkemizin önde gelen şirketler topluluklarından Eksim Holding, sürdürülebilir bir yaşamın karşısındaki en büyük tehdit olan israfa dikkat çekmek amacıyla ‘Yeteri Kadar En Doğru Karar’ kampanyasını devreye aldı. Gıda, su ve enerji başta olmak üzere israfın çevresel sürdürülebilirliğe, toplum hayatına ve ekonomiye olumsuz etkilerine odaklanan kampanya kapsamında; eğitim, tarım, atık yönetimi gibi alanlarda kamu ve sivil toplum kuruluşları iş birliğinde projeler hayata geçirilecek.

İsrafa karşı birlikte mücadele çağrısı

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebubekir Tivnikli, ‘Yeteri Kadar En Doğru Karar’ın bir sosyal sorumluluk hareketi olmasının yanı sıra hayatlarımızı ve iş yapış şekillerimizi yeniden düşünmeyen çağıran bir davet niteliği taşıdığını vurguladı. Tivnikli, “Bugün, enerji ve gıda sektörleri olmak üzere iki stratejik iş kolunda yer alıyoruz. Holding olarak gerçekleştirdiğimiz yatırımların ticari getirisinin yanında, toplumun refahı ve çevrenin menfaatine olup olmadığını da her zaman sorguluyoruz. Holdingimizi var eden ve ailemizden bize miras kalan değerlerin temelinde, büyüklerimizin yeteri kadarını kullanmaya ve israf etmemeye dayalı anlayışı yer alıyor. Biz de bu anlayışı kurum kültürümüzün temeline yerleştirdik, yaygınlaştırmayı da görev biliyoruz” dedi.

Gıdada israfın boyutu: Her gün 12 milyon ekmek çöpe gidiyor

Küresel iklim değişikliğinin verdiği zararların yanı sıra bilinçsiz tarım ve sulama uygulamalarının israfa sebep olduğunu belirten Tivnikli; “Yeraltı sularının kullanımı, modern sulamanın yaygın olmayışı ve kuraklık, hem topraklarımızın hem de su kaynaklarımızın tükenmesine yol açıyor. Bu duruma duyarsız kalamayarak toprağın ve suyun değerini hatırlatacak bir seferberlik hareketi başlatmak için yola çıktık” ifadelerini kullandı.

Gıda israfına rakamlarla değinen Tivnikli, “Maalesef ülkemizde yıllık gıda israfının boyutu 43 milyar dolar ve her gün 12 milyon ekmek çöpe gidiyor. Bu devasa israf tablosunu değiştirmek için tüm kurumlara görev düşüyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz iklim değişikliği, kuraklık ve doğal kaynakların tükenmesi gibi küresel sorunlar, israfa karşı toplumun her kesimini sorumlu kılıyor. Bu nedenle, ‘Yeteri Kadar’ şemsiyesi altındaki projelerimize paydaş olmak ve bizimle birlikte çözüm üretmek isteyen herkesi israf karşıtı bu seferberliğe davet ediyoruz” dedi.

Yusuf Ekiz

Tiyatro oyunuyla 10 bin, eğitim kitiyle 40 bin çocuğun farkındalığını artırmak hedefleniyor

‘Yeteri Kadar En Doğru Karar’ altındaki çalışmaları ve hedeflenenleri aktaran Eksim Holding Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ekiz ise öncelikli olarak çocuklar, gençler ve çiftçileri hedeflediklerinin altını çizdi. Bu kapsamda Dicle Elektrik’in Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü ile iş birliklerine imza attığını ifade eden Ekiz, ‘Dicle’nin Rüyası’ isimli tiyatro oyununu, Dicle Elektrik’in gönüllü çalışanlarından oluşan tiyatro kulübü üyeleriyle 4 ay süren hummalı bir çalışmanın ardından devreye aldıklarını kaydetti. Ekiz, tiyatro oyunuyla Dicle Elektrik’in hizmet bölgesindeki 6 ilde 5 bin öğrenciye ulaşmayı planladıklarını belirterek, “Kampanyamız süresi boyunca diğer grup şirketlerimizin faaliyet gösterdiği 10 farklı ilde, 10 bin ilk ve ortaokul öğrencisine ulaşmayı hedefliyoruz” dedi. Ekiz, tiyatro oyununun yanı sıra doğa dostu etkinlik kitabı ve tarım kitini de çocuklarla buluşturarak ilk etapta 20 bin, orta vadede 15 farklı ilde 80 bin öğrenciye ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca projenin etkinliğini artırmak için yaklaşık 2 bin öğretmene eğitmen eğitimi vermeyi planlıyoruz” dedi.

Bir Destek Bin Bereket Çiftçi Eğitim Programı 10 bin çiftçiye ulaşacak

Konuşmasında Türkiye’de içme sularının yüzde 70’lik kısmının tarımsal sulama amacıyla kullanıldığının altını çizen Yusuf Ekiz, sulama verimliliğinin artması için ‘Bir Destek, Bin Bereket Eğitim Programı’nı devreye aldıklarını açıkladı. Amaçlarının çiftçileri destekleyerek tarımsal üretimin sürdürülebilir bir temele oturmasına katkı sağlamak olduğunu belirten Ekiz, “Bu programla çiftçilerimize kapsamlı teorik ve uygulamalı eğitimler veriyoruz. Programın ilk etabını Batman Üniversitesi iş birliğiyle, 250 çiftçin katılımıyla gerçekleştirdik. Projenin ikinci etabında Harran Üniversitesi iş birliğiyle ve 50 genç çiftçimizle, 1 yıl sürecek eğitim ve mentörlük programını hayata geçireceğiz. İki yılda, doğrudan ve dolaylı olarak toplam 10 bin çiftçiye ulaşmayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu. Ekiz su krizi ve kuraklığa karşı mücadele kapsamında gençlerin yenilikçi fikirlerine odaklanan “Akıllı Tarım Fikir Yarışması” ile kaynak israfını azaltmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

Gıda atıkları gübre olup ekosistemi destekleyecek

KORU Derneği’nin ‘Yeteri Kadar’ kampanyasının en önemli paydaşlarından biri olduğunu vurgulayan Yusuf Ekiz, israfa karşı gıda atıklarının geri dönüşümü projesine de değindi. Ekiz, “Zincir fırın-kafe mağazamız Aslı’nın üretim tesislerinden çıkan gıda atıklarını, KORU’nun kompost fabrikasında geri dönüştürerek doğaya kazandırıyoruz. Kompost gübrelerin bir kısmını ise korunaklı paketler halinde Aslı şubelerinde müşterilerimize ulaştıracağız. Bunun yanında atıksız alışverişi teşvik etmek için kahve termosu indirimleri, geri dönüştürülebilir paket kullanımı ve israfsız menü gibi pek çok yenilikçi uygulamayı da devreye aldık” dedi.

2025 “Su Yılı” Olacak

Eksim Holding olarak israfı önlemek ve kaynakların doğru yönetilmesi için uzun bir yola çıktıklarını ifade eden Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ekiz, ‘Yeteri Kadar En Doğru Karar’ kampanyası altında belirlenen konseptlerle her yıl bir odak alanı belirlediklerini ifade etti. Bu doğrultuda 2025’i ‘Su Yılı’ ilan edeceklerini, 2026’yı ‘Enerji’ ve 2027’yi ise ‘Gıda’ odağında ele alacaklarını belirtti.

‘Yeteri Kadar En Doğru Karar Platformu’ ise kampanyanın tüm projeleri ve duyuruları ile sürdürülebilirlik konseptindeki blog yazılarına yer veriyor.  Platform www.yeterikadar.org  adresinden ziyaret edilebiliyor.

Continue Reading

Sektörel

Aramco, Horse Powertrain Limited’ın %10 hissesini satın alma işlemini tamamladı


28 Haziran 2024’te imzalanan kesin anlaşmaların ardından Aramco, Horse Powertrain Limited (“Horse Powertrain”) şirketinin %10 hissesini 7,4 milyar avro işletme değeri üzerinden satın alma işlemini tamamladı. Renault Group’u ve Geely (Geely Holding ve Geely Auto aracılığıyla) Horse Powertrain şirketindeki %45’lik hissenin sahibi oldu.

Bu yatırım, Horse Powertrain ve Aramco arasındaki önemli bir stratejik ortaklığı sağlamlaştırarak, güç aktarım teknolojileri, sentetik yakıtlar ve madeni yağlar alanındaki ilerlemeleri takip etmek için ortak uzmanlık ve kaynaklardan faydalanılmasını sağlıyor.

Bu ortaklık, Aramco’nun düşük karbonlu mobilite çözümlerine yönelik araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına dayanıyor ve ulaşım kaynaklı emisyonların azaltılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor. Ayrıca Horse Powertrain’in enerji dönüşümünü hızlandırmak için konsolide bir güç aktarma organı Kademe 1 (Tier 1) tedarikçisi olma vizyonunu sürdürmesine destek oluyor.

2 Aralık 2024 – Dünyanın önde gelen entegre enerji ve kimya şirketlerinden biri olan Aramco, doğrudan ve tamamına sahip olduğu iştiraki olan Aramco Asia Singapore Pte. Ltd aracılığıyla, hibrit ve içten yanmalı güç aktarım çözümlerinde küresel bir lider olan Horse Powertrain’in %10 hissesini satın alma işlemini tamamladı. Bu işlem, Aramco’nun ulaşım emisyonlarını azaltma potansiyeline sahip yeni mobilite çözümleri geliştirme çabalarına dayanıyor.

 

Satın alma işlemi, 28 Haziran 2024 tarihinde kesin anlaşmaların imzalanmasının ve ilgili tüm düzenleyici onayların alınmasının ardından gerçekleşti. Aramco’nun yatırımı, Renault Group’u ve Geely’nin (Geely Holding ve Geely Auto aracılığıyla) her birinin %45 hisseye sahip olduğu Horse Powertrain’in 7,4 milyar avro işletme değeri üzerinden gerçekleştirildi.

Aramco Teknoloji ve İnovasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahmad O. Al Khowaiter konuyla ilgili: “Ulaşım emisyonlarının ele alınması; küresel araç filosunun çeşitliliğini, ulaşım altyapılarındaki geniş farklılıkları ve farklı ülkelerdeki sürücülerin özel ihtiyaçlarını dikkate alan çok çeşitli yaklaşımlar gerektiriyor. Aramco olarak, fark yaratmak için fırsatlar ararken, daha düşük karbonlu sentetik yakıtlardan daha verimli içten yanmalı motorlara kadar çeşitli potansiyel inovatif çözümleri takip ediyoruz. Horse Powertrain’e yaptığımız yatırım, bu alandaki kapsamlı Ar-Ge çalışmalarımıza dayanıyor. Dünyanın önde gelen iki otomobil üreticisi ile güçlerimizi birleştirerek, daha düşük emisyonlu mobilite çözümlerini ileriye taşımak için ortak bilgi birikimimizden yararlanmayı hedefliyoruz” dedi.

Horse Powertrain İcra Kurulu Başkanı Matias Giannini şunları söyledi: “Aramco’nun Horse Powertrain’e yaptığı yatırımı tamamlamış olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Aramco’nun alternatif ve sentetik yakıtlar konusundaki uzmanlığı, Aromco’yu düşük emisyonlu güç aktarım çözümleri sunmamız için ideal bir ortak haline getiriyor. Bu ortaklıkla teknoloji liderliğimizi daha da güçlendireceğiz. Bu sayede Horse Powertrain, uzmanlığımızdan ve küresel üretim ayak izimizden faydalanmak isteyen otomotiv markaları için çok daha değerli bir iş ortağı haline gelecektir.”

Valvoline Küresel Opersyonlar CEO’su Jamal Muashsher: “Horse Powertrain’in teknik ortağı ve tedarikçisi olarak, Valvoline Global’in 150 yılı aşkın otomotiv uzmanlığını ve yenilikçilik geleneğini, içten yanmalı motor teknolojisi, yakıtlar ve madeni yağlar alanında geleceğe hazır çözümler geliştirmek için kullanmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Horse Powertrain ve Aramco ile yürüttüğümüz bu yeni ortak girişimimiz, Valvoline Global’in orijinal ekipman üreticileriyle olan güçlü geçmişine dayanıyor. Bu iş birliğiyle, bir sonraki mobilite neslini şekillendirmeye katkı sağlıyoruz” dedi.

Aramco’nun yatırımı, Horse Powertrain’in yeni nesil içten yanmalı motor (ICE) ve hibrit güç aktarma organları ile alternatif yakıt ve hidrojen çözümleri gibi tamamlayıcı teknolojiler geliştirme çabalarını hızlandırması bekleniyor. Bu işlemin bir parçası olarak Aramco ve bağlı kuruluşu Valvoline Global Operations; ICE teknolojisi, yakıtlar ve madeni yağlar alanındaki yenilikler konusunda Horse Powertrain ile iş birliği yapacak. Teknoloji liderliği, küresel üretim ve ölçek ekonomisi sayesinde Horse Powertrain, dünya çapındaki otomotiv ve ulaşım gruplarına sunduğu değer önerisini daha da güçlendirecek. Horse Powertrain, erişilebilir son teknoloji hibrit ve ICE güç aktarma çözümleriyle küresel araç emisyonlarının azaltılmasına katkı sağlamak için benzersiz bir iş ortağı olmayı hedefliyor.

Horse Powertrain’in yönetim kurulu şu anda yedi üyeden oluşuyor:

  • Geely’den üç direktör: Daniel Donghui Li (Geely Auto Başkan Yardımcısı ve Geely Holding CEO’su), Yönetim Kurulu Başkanı olacak; Jerry Gan (Geely Auto Group CEO’su) ve Andy An (Geely Holding Başkanı ve Geely Auto Group Başkanı)
  • Renault Group’tan üç direktör: François Provost (Renault Group Tedarik, Ortaklıklar ve Kamu İlişkileri Direktörü), Thierry Charvet (Renault Group Endüstri ve Kalite Direktörü) ve Denis Le Vot (Dacia CEO’su ve Renault Group Tedarik Zinciri Direktörü)
  • Aramco’dan bir direktör: Ali A. Al Meshari (Aramco Teknoloji Gözetim ve Koordinasyon Kıdemli Başkan Yardımcısı)

Horse Powertrain bilgileri:

  • Dünya genelinde 17 tesis
  • Araç üreticileri de dahil olmak üzere 130 ülkede 10 endüstriyel müşteri
  • 5 Ar-Ge merkezi
  • Yaklaşık 19.000 çalışan
  • Çin, Avrupa ve Latin Amerika’ya odaklanmış stratejik etki alanı
  • Yılda yaklaşık 5 milyon adet güç aktarma organı üretimi
  • Full hibritler, uzun menzilli plug-in hibritler ve etanol, metanol, LPG, CNG, hidrojen gibi alternatif yakıtlar kullanan içten yanmalı motorları içeren tüm güç aktarım çözümlerini kapsıyor.
Continue Reading

En Çok Okunanlar