Connect with us

PETROL

OPET’ten yeni bir sosyal sorumluluk projesi daha: ‘Doğaya Saygı’

OPET, yeni projesi “Doğaya Saygı” ile geçtiğimiz yıl yaşanan orman yangınlardan olumsuz etkilenen köyler özelinde kalkınma çalışması başlattı. Muğla iline bağlı köylerde rehabilitasyon, eğitim ve ekonomi alanında çalışmalar planlayan OPET, proje ile köylerin sürdürülebilir kalkınmasına destek olmayı amaçlıyor.  Proje ilk olarak Marmaris Bayır Köyü’nde uygulamaya alınıyor.

OPET, “Bilinçli Toplum” yaratma ilkesi doğrultusunda hayata geçirdiği Doğaya Saygı Projesi ile 2021 yılında yaşanan orman yangınlarından olumsuz etkilenen köylerde kalkınma çalışmaları başlattı. OPET’in Örnek Köy Projesi’nin uzantısı niteliğindeki ‘Doğaya Saygı Projesi’ kapsamında, köylerin sürdürülebilir kalkınmasına destek olmak temel hedef olarak belirlendi. Doğaya Saygı Projesi ile orman yangınlarından etkilenen Marmaris’e bağlı Osmaniye ve Bayır, Milas’a bağlı Çökertme, Gökbel ve Bozalan, Bodrum’a bağlı Pınarlıbelen (Etrim), İrmene ve Çamlık ile Köyceğiz’e bağlı Otmanlar’da restorasyon, rehabilitasyon ve eğitim çalışmaları gerçekleştirilecek.

ORMAN YANGINLARI VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN FARKINDALIK

Doğaya Saygı Projesi kapsamındaki çalışmalar; OPET’in koordinasyonunda Muğla Valiliği, Marmaris Belediyesi, Kaymakamlık, Tarım ve Orman Müdürlüğü, Karayolları Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Park Müdürlüğü, Kültür Turizm Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, Milli Emlak Müdürlüğü, Orman Bölge Müdürlüğü, AFAD ve Müftülük gibi kurum ve kuruluşlarla iş birliği ile yürütülüyor. Köylerde, fiziksel değişim ve rehabilitasyon çalışmalarının yanı sıra yöre halkına yönelik eğitim programları düzenlenerek, ekonomik ve sosyo-kültürel gelişime de katkı sağlamak hedefleniyor. Ayrıca yaşanan orman yangınları, iklim değişikliği ve diğer doğal afetlere ilişkin farkındalık yaratmak için eğitim çalışmaları yapılıyor.

İlk olarak Marmaris Bayır Köyü’nde başlayan çalışmalar kapsamında 235 hane, 639 nüfusa sahip  Bayır Köyü yeni bir çehreye kavuştu. Muğla Valiliği ve tüm bağlı kurum ve kuruluşlar ve Marmaris Belediyesi iş birliği ile yürütülen proje, aynı zamanda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin akademisyenleri Prof. Dr. Selçuk Aktürk, Prof. Dr. Adnan Diler, Prof. Dr. Saniye Dedeoğlu, Prof. Dr Ummuhan Gökovalı, Doç. Dr Öncü Başoğlan Avşar, Doç. Dr. Serkan Dirlik, Doç. Dr. Rahşan İvgin Tunca ve Dr. Öğr. Üyesi İlke Tekin’den bilimsel, mimari, arkeolojik ve iktisadi konularda danışmanlık alınarak geliştirildi. Bayır Köyü ‘defne aksı’ ve ‘bal aksı’ olarak iki mimari ve yaşam alanı konsepti kurgulandı. Köy merkezinde bulunan ve yaşları 2000 yılın üstünde olduğu düşünülen iki ulu çınar ağacı, köyün yerel tarihinde önemli yeri olan ‘Kızlar Çeşmesi’ ve 1960 yılında kurulan ve tüm geleneği ile hayatta kalmış olan ‘Eski Yağhane’ bir bütünlük halinde tekrar ele alındı. Arkeolojik tarihte değeri olan Syrna Antik kentinin yer aldığı Bayır Köyü ayrıca arkeolojik tarım teraslarıyla yüzlerce yıllık tarihe ışık tutuyor. Proje kapsamında evler, köyün ruhuna uygun olarak karakteristik bir düzenlemeyle boyandı. Ayrıca köye ait bir kadın kooperatifi kurularak, kooperatif binasında üretilen yerel ürünlerin satışa sunulabileceği stantlar yapıldı. Marmaris Halk Eğitim Merkezi iş birliği ile kurslar başladı. Kurslar kapsamında İngilizce, kırsal turizm etkinlikleri, turistik ve hediyelik eşya yapımı, takı yapımı, el bakımı ve hijyen eğitimi olmak üzere 592 saat eğitim verilmesi planlanıyor. Ayrıca arıcılık yan ürünleri üretimi ile ilgili uygulamalar ve Kültür Bakanlığı destekli ev pansiyonculuğu kursları da planlanan eğitimler arasında yer alıyor.

“ÜLKEMİZİN MİLLİ AKARYAKIT MARKASI OPET, ÜLKESİ İÇİN EMSALSİZ ÇALIŞMALARA İMZA ATIYOR”

Bayır Köyü’nde düzenlenen toplantıda konuşan Muğla Valisi Orhan Tavlı,  “Kurulduğu günden bu yana eğitime, sağlığa, çevreye ve tarihi değerlere sahip çıkarak bilinçli bir toplum oluşmasına katkıda bulunma vizyonuyla çalışan, ülkemizin milli akaryakıt markası OPET, faaliyet alanı dışında ülkesi için emsalsiz çalışmalara imza atıyor. Valiliğimiz iş birliği ile yürütülen OPET Doğaya Saygı Projesi ile Bayır, yeni bir çehreye kavuştu. Çevre düzenlemesi, peyzaj, restorasyon ve renovasyon uygulamaları ile yapıların yerel kimlikleri güçlendirilirken yöremize özgü gıda, elişi ve dokumaların satılacağı satış stantları oluşturularak yangınlar nedeniyle önemli bir gelir kaybı yaşayan köyde ekonomik bir kalkınma sağlanıyor. OPET’in elinin değmesiyle köy meydanı engelli vatandaşların da kullanabileceği OPET standartlarında tuvalete kavuşurken Bayır sakinlerine İngilizce, pansiyonculuk, temizlik, hijyen ve hizmet standartları konulu eğitimler verilerek tarih, kültür, turizm, kalkınma ve ekonomik olarak gelişiminin her öğesini içerisinde barındıran bir proje kurgulandı. OPET ailesinin kıymetli üyelerine ve özellikle OPET Yönetim Kurulu Kurucu Başkanı Fikret Öztürk’e ve Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Sayın Nurten Öztürk’e duyarlılıkları nedeniyle teşekkürlerimi sunarım” dedi.

‘YEREL YÖNETİMLER, HALK VE PAYDAŞLARIMIZLA BİR KEZ DAHA EL ELE VERDİK’

OPET Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk, “OPET’te, sosyal sorumluluk anlayışı ile toplumun nelere ihtiyaç duyduğu konusunda ayrıntılı araştırmalar yürütmek ve bu doğrultuda projeler geliştirmek en önemli önceliğimiz… Her birinin odağı toplumun öncelikli ihtiyaçları olan, yaşayan ve devamlılığı olan projeler üretiyoruz. Bilinçli toplum projeleri olarak nitelediğimiz bu projelerimizde, tüm uygulama adımlarına bizzat dahil olarak, sorunlara kalıcı çözümler sunmayı hedefliyoruz” diye konuştu.   Örnek Köy Projesi ile 2005 yılından bu yana tarihi dokuya, doğal güzelliklere ve turizm potansiyeline sahip köylerde çalışmalar yaptıklarını anlatan Öztürk, “Bölgelerin ekonomik ve sosyo-kültürel gelişimine katkı sağlıyoruz. Bir değişim ve kalkınma projesi olan “Örnek Köy” kapsamında bugüne kadar 6 köyde restorasyon, rehabilitasyon ve eğitim çalışmaları gerçekleştirdik, Çanakkale’de Arkeo-köy ve Etno-köy konsept köylerimiz dışında 8 köyü rehabilite ederek bambaşka bir çehreye kavuşturduk. Doğaya Saygı Projesi ile de orman yangınlarında  maddi ve manevi anlamda büyük kayıplara uğrayan köylerimiz için yerel yönetimler, yerel halk ve diğer paydaşlarımızla bir kez daha el ele verdik” ifadelerini kullandı.

OPET TARAFINDAN BAYIR KÖYÜ’NDE NELER YAPILDI ?

• Projeye ilişkin uygulamalar belirlenmeden önce tüm köyü kapsayan, hanelerdeki durumu ortaya koymak üzere 235 hane 639 kişi ( 357 erkek, 282 kadın) ile sosyo-ekonomik veri toplamak amacıyla anket ve araştırma gerçekleştirildi. Orman yangının köyün sosyo-ekonomik altyapısı üzerindeki olumsuz etkileri bilimsel bir saha araştırması ile ortaya konuldu.

• Köyün kendine özgü mimari özelliklerini korunarak, köyün içinden geçen yol, ‘bal aksı’ olarak isimlendirildi ve bu aks üzerindeki yapılar restore edildi, açık alanlar ticari kamusal alanlar olarak işlevlendirildi. Köyün eski yağhanesine bağlanan aks ise ‘defne aksı’ olarak isimlendirildi. Köy meydanı ve yağhane arası yol zemini arnavut kaldırımıyla kaplandı, yol boyunca ahşap küpeşte yapıldı. Defne aksı yürünebilir hale getirilirken ve sonunda ulaşılan  atıl durumdaki yağhane ‘ Eski Yağhane’ olarak  tekrar restore edilerek canlandırıldı.

• Defne ve bal akslarının kesişiminde bulunan Çınar Meydanı çağdaş gereksinimler ve anıt ağaçların taşıdığı tarihi ve kültürel önem de gözetilerek yeniden düzenlendi.

• Köyün meydanında bulunan ve yaşları 2000 yılın üzerinde çınar ağaçlarının gerçek yaşlarının yeni bir yöntem olan luminesans yöntemi (ağaçların gövde altından ve ana köklerinden toprak örnekleri alınması) ile tespit edilmesine yönelik çalışmalar başlatıldı.

• Köy meydanını tanımlayan başlıca yapı olan köy camisi köyün özgün yalın mimari anlayışı içinde tekrar ele alınarak restore edildi. Sıva raspalaması, pencere kenarları sıva motifleri uygulamaları yapıldı. Cami etrafında bulunan üzeri yazıtlı bugüne kadar okunmamış olan bir mimari bloğun transkripsiyonu için epigraflar eşliğinde stampaj kağıdı ile kopyası alındı, detaylı incelemelere başlandı.

• Köy meydanında zemin iyileştirme ve arnavut kaldırım kaplaması, anıt ağaç çevresi düzenlemesi, cami önü sundurması ve abdesthanesi yapıldı. Köy meydanında bulunan antik bir yapıya ait mimari blokların sergilenmesi öncesinde uzman bir restoratör tarafından mermer blokların yüzeyinde mekanik temizlik işlemleri yapıldı.

• Köy kahvesi iç mekan ve dış mekan düzenlemeleri yapıldı.

• Köy meydanındaki kafenin alt bölümünde bulunan tuvaletler 1 engelli, 2 kadın, 3 erkek kabini olmak üzere OPET standartlarında hijyenik tuvaletlere dönüştürüldü.

• Otopark ve pazar alanında zemin düzenlemesi yapıldı, yağmur kanalı ve gider bağlantıları yapıldı.

• Okul binası tamamen boyandı, Halk Eğitimi Merkezi derslik alanında iyileştirme yapıldı.

• Köyün kuzeydoğusunda Yancağız Tepesi üzerinde yerleşik Syrna Antik Kenti’ne ulaşım ve antik kente ait kalıntıların haritalama çalışmalarına başlandı

• Köy çevresindeki köyün kırsal peyzajını oluşturan tarım teraslarının belgelenmesine başlandı.

• Köyün turizm potansiyelini artırmak amacıyla yöresel köy motifleriyle düzenlenen örnek pansiyon yapıldı. İçerisinde çocuk odası da bulunan bir aile odası ve bir de normal ebeveyn odası olan toplam iki odalı pansiyon köyün özelliklerini yansıtacak şekilde hazırlandı.

• Evlerin boyanması için muhtarlığa 520 teneke boya temini yapıldı. Evini boyayamayan vatandaşların evleri boyandı, evlerin cephelerinde ahşap motiflerle desen uygulamaları yapıldı. Köy evlerinin pencereleri ve duvarlarına konsepte uygun olarak desen ve süslemeler yapıldı

• Köyde kullanılmak üzere 115 masa 460 adet sandalye dağıtımı yapıldı.

• Mimari düzenlemeler için köyde 65 gün boyunca 2450 kişi/gün personel çalışması yapıldı.

6 iş makinası,4 kamyon çalışmalara eşlik etti

• Yapılan sosyo-ekonomik araştırma kapsamında köye özgü üç ürün olan kuru baklava, kaşık helvası ve Bayır yazması tespit edildi. Yörede üretilen bu üç geleneksel ürüne coğrafi işaret alınmasına yönelik çalışmalar başlatıldı. Marmaris Ticaret Odası aracılığı ile alınacak coğrafi işaretlerin sadece Bayır’a değil bütün ilçeye katma değer sağlaması hedefleniyor.

• “Bayır Köyü Güçlü Girişimci Kadınlar Koperatifi” kurulum aşamaları tamamlandı. Belediyeye ait olan atıl durumdaki fırın binası köy ürünleri için üretim ve eğitim amaçlı Köy Kooperatifi Atölye  Merkezi’ne çevrildi. Mutfak ve mobilya tefrişi yapıldı, soğutma makineleri temin edildi.

• Kısa, orta ve uzun vadede hangi yönetsel ve örgütsel adımların atılacağı kurucu kooperatif üyeleri ve üyelerin iş bölümü doğrultusunda üretebilecekleri ürünler belirlendi. Kadın kooperatifi ile ilgili bütün bu faaliyetler sadece hanelerin geçim kaynaklarına erişimini sağlamak için değil aynı zaman da kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesini desteklemek amacıyla geliştirildi.

• Kooperatif merkezi ve kooperatif üretim işletmesi olarak faaliyet gösterecek bina yeniden tasarlanarak restorasyonu tamamlandı.

• Kooperatif ürünlerinin satışının yapılacağı stantların yapıldı.

• Kooperatifte satılabilecek orman ürünleri temelli kozmetik ürünleri için laboratuvar çalışmaları başladı.

• Kooperatif atölyesi ve meydan arasındaki istinat duvarı düzenlendi, çiçeklik eklenerek peyzaj bant uygulaması yapıldı. Uygun görülen yerlerde ahşap karkas ve saz malzemelerinden doğal ortama uygun satış stantları yapıldı.

• Marmaris Halk Eğitim Merkezi işbirliği ile kurslar başladı. Kurslar kapsamında İngilizce, kırsal turizm etkinlikleri, turistik ve hediyelik eşya yapımı, takı yapımı, el bakımı ve hijyen eğitimi olmak üzere 592 saat eğitim verilecek. Ayrıca arıcılık yan ürünleri üretimi ile ilgili uygulamaların gerçekleştirilmesi planlanmakta olup ve Kültür Bakanlığı destekli ev pansiyonculuğu kursları da planlanan eğitimler arasında.

• Orman yangınlarından önce çam balı üretiminde önemli bölge olan Bayır ve Osmaniye’de yangınla birlikte basralı çam alanları tahrip oldu. Bölgede arıcılık yapan ailelerin ana gelir kaynakları çam balı iken yangın sonrasında arıcılar bu bölgelerde bal üretimi gerçekleştirememeye başladı.  Bölge arıcıları özelinde arıcılık faaliyetlerini sadece bal değil diğer yan ürünlerinin geliştirilmesi ve gerekli yöntem ve tekniklerin teorik ve uygulamalı olarak sahaya yansıtılması için bilgilendirme programı planlandı.

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

PETROL

Petrol üretiminde ‘sürdürülebilir’ model: PCP’lere bir bakış

Yenilenebilir kaynaklara dönüş, hidrokarbon üretiminde enerji tüketiminin azaltılması ve maliyetlerin düşürülmesini esas alıyor. Petrol sektöründe PCP’ler konvansiyonel SRP’ye kıyasla ‘sürdürülebilir’ bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Enerji tüketimi ve “sürdürülebilirlik” sadece rüzgar, güneş, jeotermal, hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yapılan üretimde değil, petrol ve doğal gaz başta olmak üzere hidrokarbonların üretiminde de tartışılan bir başlık haline geldi. Hidrokarbon üretimi ve satışından elde edilen gelirlerle ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarını finanse ediyor oluşu, yani bir tür “sürdürülebilir” ve yeşil bir enerji ekosistemi için geçici bir süreliğine de olsa petrol ve doğal gazın kullanılması, bu üretim faaliyetine yapılan masrafların azaltılmasını zorunluluk haline getiriyor.

Bu kapsamda petrol üretiminde çok uzun yıllardan beri tüm dünyada yaygın olarak kullanılan, konvansiyonel sucker rod pump’ların (SRP) yerini bu kapsamda 1990’larda geliştirilen progressing cavity pump’lar (PCP) almaya başladığı görülüyor. Petrolü yüzeye çıkarmak için SRP’lerde olduğu gibi “yukarı-aşağı pompalama” ve “çekiş” hareketi yerine düşük sürtünmeli ve kesintisiz “dönme” hareketini kullanan PCP’lerin yüzde 20 ila 50 arasında daha az enerji tüketmesi, sektörün önemli üreticilerini bu ekipmanlara sahip olmak için harekete geçiriyor.

SRP’lerin enerji maliyetini artıran “yukarı-aşağı pompalama” ve “çekiş” hareketlerinde her pompa vuruşu sırasında harcanan enerjinin, daha derin sondajlarda katlanarak artması, ek olarak coğrafi şartlara bağlı olan sıvı viskozitesinin yüksek olduğu kuyularda çalışırken zorlanması, maliyetleri de aynı ölçüde artırırken PCP’ler ise tüm bu başlıklarda oldukça başarılı bir performans gösteriyor.

PCP’LER NASIL ÇALIŞIYOR?

PCP’ler öncelikle yüzeyde yer alan ve sistemin aklını oluşturan bir “drivehead”, “stator” adlı elostomerik bir malzemeden yapılmış, sabit bir parçadan ve bunun içerisinde dönen “rotor” adı verilen metal bir parçadan ve tahrik mekanizmasından oluşuyor. Bu “rotor”, “stator” içinde her dönüşüyle petrolü yukarı itiyor. PCP’lerin SRP’lerde olduğu gibi bir pompa vuruşuna sahip olmaması, ağır petrol, bitümlü sıvılar, kumlu formasyonlar, su ve petrol karışımları gibi viskozitesi yüksek kuyularda ona belirgin bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, SRP’ler daha yüksek hızda çalışarak geniş bir üretim kapasitesine çıkabilirken PCP’ler düşük akış hızında daha etkili çalışıyor ki bu da maliyeti düşüren önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Maliyeti düşüren bir diğer unsur ise yatırımcılar açısından üretimin kesintisiz sürdürülebilmesi açısından elzem olan yedek parça ve bakım maliyetleri. PCP’ler her ne kadar çok daha yüksek bir teknolojiye sahip olduğundan daha pahalı bir kurulum maliyeti gerektirse de, daha az mekanik parçaya sahip olması bakım ve işçilik açısından onu daha az maliyetli kılıyor. Ayrıca SRP’lerin özellikle kumlu formasyonlarda sık sık arıza yapması, karmaşık ve eski mekanik parçalara sahip olması, planlanmayan bakım faaliyetlerini artırırken PCP’lerin bu tür arızalara dayanıklı olduğu belirtiliyor.

Ek olarak, SRP’ler yüksek hızda, miktar olarak fazla petrol bulunan kuyularda çalıştırılabilirken PCP’ler kısa vadeli projelerde, miktar olarak az petrol bulunan kuyularda, daha düşük bir hızda, stabil bir şekilde de çalıştırılabiliyor. Bu, özellikle Türkiye gibi bazen küçük olmakla birlikte yeni petrol rezervleri keşfeden ülkeler için önemli bir avantaj olarak görülüyor.

PCP’LER NEREDE ÜRETİLİYOR?

Kanada ve ABD, PCP üretimi ve bu teknolojinin geliştirilmesinde başta gelen iki ülke olarak öne çıkıyor. Bunun sebebi her iki ülkede de ağır petrol rezervleri bulunması. Örneğin bitümlü sıvılar ve kumlu formasyonlarıyla dikkat çeken Kanada’nın Alberta eyaletinde yer alan Athabasca Petrol Sahası, PCP’lerin aktif olarak kullanıldığı yerlerin başında geliyor. Bunun yanı sıra Avustralya ve Venezüella, Kolombiya gibi bazı Güney Amerika ülkeleri de özellikle vizkozitesi yüksek petrol üretiminde kullanmak üzere PCP teknolojisini aktif olarak üretiyor. Çin de PCP üreticileri arasında yer alıyor ve bunları özellikle ülkenin yerel, daha zorlu petrol sahalarında kullanıyor.

Tahmin edilenin aksine “petrol cenneti” olarak bilinen Orta Doğu’da daha düşük vizkoziteye sahip petrol yatakları bulunduğundan PCP’ler çok kullanılmıyor. Bununla birlikte biraz kuzeye, Karadeniz havzasına doğru çıkıldığında PCP’lerin yoğun olarak kullanıldığı biliniyor. Petrol endüstrisindeki tarihsel birikimiyle Romanya bu teknolojinin üretiminde başı çekiyor. Rusya, Gürcistan ve kısmen Türkiye de PCP’lerin kullanıldığı ülkeler arasında yer alıyor.

Kaynak: Deniz Yaşayan / İstanbul  – Petroturk.com

Continue Reading

PETROL

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Somali görevine çıkan Oruç Reis hakkında açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin artık bir markası hâline dönüşen TEKNOFEST’in dokuzuncusunu Adana’da gerçekleştirdik. Bir gençlik destanı olarak gördüğümüz TEKNOFEST’in 2018 yılından beri dalga dalga büyümesi gurur vesilesidir. 14 farklı kategoride 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık, hamdolsun bu sene 50 farklı kategoride 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacıyla ulaştık. Çoğu genç 1 milyon 100 bin kişinin ziyaret ettiği TEKNOFEST Adana ülkemizin geleceğine dair umutlarımızı tekrar güçlendirmiştir. Türkiye’yi savunma ve ileri teknolojilerde hak ettiği yere getirene kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz” dedi.

“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ, DÖRT ÜLKESİ ARASINDA YER ALIYORUZ” 

Türkiye’nin savunma sanayisinde yürüttüğü projelere yönelik açıklamalarda bulunan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Savunma sanayiinde muhatap olduğumuz gizli-açık pek çok ambargoya rağmen nereden nereye geldiğimizi aziz milletimiz çok iyi biliyor. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç dört ülkesi arasında yer alıyoruz. İHA ve SİHA satış sayısında ise zirvede Türkiye olarak biz varız. Geçen yıl bu alanda dünya genelinde satışların yüzde 65’i Türk savunma sanayi şirketleri tarafından gerçekleştirildi. 2023 yılında savunma ihracatımız 5,6 milyar dolar rakamını yakaladı. Türkiye’nin savunma ve havacılık ürünleri ihracat gelirleri Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 12,2 arttı. Böylece ihracatımız yıllık bazda yüzde 10,4’lük yükselişle 6 milyar doları geçti. 2024 yılında 178 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir rekora imza attık. Savunma sanayimizi seferberlik ruhuyla desteklemeyi sürdüreceğiz. Millî teknoloji hamlemiz ile inşallah çok daha iyi yerlere geleceğiz.

Şunun bir kez daha bilinmesini isterim: 21.yüzyılı Türkiye yüzyılı yapma hedefine kilitlendiğimiz bir süreçte inovasyon ve ileri teknolojide yakalayacağımız başarı vazgeçilmezdir. Bunun için her şeyden önce dünyadaki gelişmeleri doğru okuyacak, çığır açmış teknolojilerin kuluçka dönemlerini çok iyi analiz edecek ve bugünü kurtarmayı kâfi görmeyerek yarınları doğru planlayacağız. 2024-2025 akademik yıl açılışında diğer hususlarla birlikte özellikle bilimsel araştırmalarda üniversitelerimizden beklentilerimizi vurguladık. Yeni akademik yılın öğrencisi, hocası, öğretim görevlisi ve çalışanıyla tüm üniversite camiamız için hayırlı olmasını diliyorum.”

“ORUÇ REİS, SOMALİ’DE 3 SAHADA SİSMİK FAALİYET İCRA EDECEK”

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Somali Federal Cumhuriyeti Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı arasında mart ayında imzalanan ‘Somali Kara ve Açık Deniz Blokları Alanında Mutabakat Zaptı’ kapsamında Somali görevine çıkan sismik araştırma gemisi Oruç Reis ile ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, “5 Ekim Cumartesi günü sismik araştırma gemimiz Oruç Reis’i İstanbul Boğazı’ndan Somali’ye yolcu ettik. Mavi vatanda çok sayıda sismik faaliyet yürüten Oruç Reis, aynı görevi Somali denizlerindeki her biri yaklaşık beşer bin kilometrekarelik alanı temsil eden üç ruhsat sahasında sismik faaliyet icra edecek” dedi.

AA

Continue Reading

PETROL

Brent petrol 77,82 dolar seviyesinde

Cuma günü 79,06 dolara kadar yükselen Brent petrolün varil fiyatı, günü 77,88 dolar seviyesinde tamamladı. Brent petrolün varil fiyatı, saat 10.01 itibarıyla kapanışa göre yüzde 0,08 azalarak 77,82 dolar oldu. Aynı dakikalarda Batı Texas türü (WTI) ham petrolün varili 74 dolardan alıcı buldu.

Geçen hafta, Orta Doğu’da artan gerilimle yükselen petrol fiyatları, ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklamalarının ardından yeni haftanın ilk işlem gününde düşüş eğilimine girdi.

Biden, cuma günü, İsrail’in İran’a nasıl karşılık vereceğiyle ilgili sorulara, “İsrailliler (İran’a) saldırı anlamında ne yapacaklarına henüz karar vermediler, görüşmeler sürüyor. Eğer onların yerinde olsam petrol sahalarından farklı alternatifleri düşünürdüm.” yanıtını verdi.

Avustralya ve Yeni Zelanda Bankacılık Grubu (ANZ) Kıdemli Emtia Stratejisti Daniel Hynes, olası bir saldırının arz üzerindeki etkisine ilişkin değerlendirmesinde, “İran’ın petrol tesislerine doğrudan bir saldırıyı İsrail’in seçenekleri arasında en az olası yanıt olarak görüyoruz. Böyle bir hamle uluslararası ortaklarını kızdırırken, İran’ın petrol gelirinin kesintiye uğraması muhtemelen kaybedecek çok az şeyi kalmasına neden olacak ve potansiyel olarak daha şiddetli bir tepkiye yol açacaktır.” ifadelerini kullandı.

Talep tarafında ise ABD’de geçen hafta açıklanan istihdam verilerinin ardından ülkede ekonominin “yumuşak iniş” yapabileceğine yönelik beklentiler etkili oldu.

Ülkede, beklentilerden iyi gelen istihdam verilerinin ekonominin iyiye gittiğini ortaya koyması, dünyanın en çok petrol tüketen ülkesinde petrol talebine ilişkin iyimserliğin artmasını sağladı.

Brent petrolde teknik olarak 78,07 ile 78,87 dolar aralığının direnç, 77,27 ile 76,47 dolar aralığının ise destek bölgesi olarak izlenebileceği belirtiliyor.

Continue Reading

En Çok Okunanlar